Telafisi olmayan bir hataya kurban gitmek ölümlerin en acısı olsa gerek. Tâcîzâde Câfer Çelebi de haksız yere idam edildiğine inanılan kurbanlardan biri. Devrinin devletli ve önde gelen şairlerinden olan Tâcîzâde Câfer Çelebi’nin idamına hükmeden Yavuz Sultan Selim, bu kararından dolayı daha sonra üzülecektir ama giden gitmiştir.
Yapıp ettiklerinden iyi bir eğitim aldığı anlaşılan Tâcîzâde Câfer Çelebi, müderrislikle başladığı meslek hayatında II. Bayezid’in nişancılığı görevine kadar yükselmeyi başarır. Şeyh Hamdullah gibi bir hattata öğrenci olacak kadar da kabiliyetlidir ayrıca. Nişancıların ilmiye sınıfından olmasına karar verildiğinde ilk akla gelen ismin Câfer Çelebi olması onun zekâsı ve kabiliyeti hakkında çok şey söylemekte.
II. Bayezid’in görüşlerine değer verdiği Câfer Çelebi’ye, Şehzade Ahmed’i desteklemesine rağmen zeki ve kabiliyetli olmasından dolayı Yavuz tarafından da görevler verilir. Mesela Şah İsmâil’e gönderilen mektupları Câfer Çelebi yazmıştır. II. Bayezid’in oğulları arasındaki saltanat mücadelesinde Şehzade Ahmed’i destekleyen Çelebi, Yavuz Sultan Selim tahta geçince görevinden azledilir. Bir süre yeni padişah ile arasına mesafe koyar.
Tâcîzâde Câfer Çelebi, Dimetoka’ya giderken yolda vefat eden II. Bayezid’e bir mersiye yazar. Bu tür mersiyelerde yeni sultana dua etmek adet olduğu halde Yavuz için dua etmez. Yavuz’un sultan olmasına karşı çıkmaya gücü yetmez ama anlaşılan içine de pek sinmemiştir ve hâlâ II. Bayezid’e bağlıdır. Onun gönlünün şehzadelerden ziyade uzun süre emrinde olduğu II. Bayezid’in yanında olduğu anlaşılıyor. Malum II. Bayezid, Şehzade Ahmed’in tahta geçmesini istiyordu.
Kendi işine gücüne bakan sıradan bir bürokrat olmadığını anladığımız Tacizâde, geçen iki senenin ardından bir kaside ile Yavuz Sultan Selim’den bir görev ister. Sultan Selim de Tacizâde’nin meziyetlerini bildiği için onu yeniden nişancılık görevine getirir. Sadece nişancı yapmakla kalmaz, musahibi yapar ve meclislerine dahil eder. Padişaha bundan daha fazla yaklaşacak bir başka mevki yoktur.
Bir sultan, kendisinin tahta geçmesine karşı olan birini neden en yakınına alır? Bu sorunun bugün için pek mantıklı bir cevabı yok. Ancak Osmanlı devlet teşkilatını bilen biri bu duruma pek şaşırmaz. Babasını asıp oğlunu vezir yapan Osmanlı, devlete faydası olacağını düşündüğünde intikam duygusu ile hareket etmez. Tekrar göreve getirildiğine göre Câfer Çelebi’nin diğer nişancılara göre üstün olduğu bir taraf olmalı. Zira musahip olmak için görevini çok iyi yapmak yetmez. Hoşsohbet ve meclis adamı olmak da lazım. Demek ki Câfer Çelebi hem işinde çok iyi hem de ilişkilerinde.
Devamı Derin Tarih Mayıs Sayısında…