1894-96 Ermeni olaylarının ardından sosyalist yazar Anatole France, Sultan II. Abdülhamid’e siyasî ve edebî terbiyeye sığmayan “Le despote foud’épouvante (Korkunç Despot)” ya da “Evhamlı Despot”, “Kanlı Hayvan”, “Kötü Sultan” gibi ifadelerle hakarete yeltenmiş bir isimdi. Sözde insan hakları savunucusu olmasına rağmen sadece Sultan’ın değil, Osmanlı Devleti’nin ve Türk milletinin de düşmanı idi. Ermenilere ait bir internet sitesinde France’ın Osmanlı düşmanlığı ile ilgili faaliyetleri şöyle sıralanmaktadır:
“Anatole France… özellikle Osmanlı İmparatorluğundaki Ermenilerin haklarını savundu. 1894-1896 yılları arasında Ermenilere karşı işlenen soykırım kurbanları için bağış toplama girişiminde bulundu. Paris’te yayınlanan Pro Armenia dergisinin yayın kurulu üyesiydi. 1903-1904 yılları arasında, farklı Avrupa şehirlerinde Ermenilerin ve Makedonların korunması için düzenlenen miting ve konferanslarda aktif rol aldı. Abdülhamid tarafından düzenlenen Ermenilerin toplu katliamları sırasında Türk yetkililere karşı protesto eyleminde bulundu, Ermeni yetimler için bağış toplama eylemi organize etti ve buna bizzat katıldı.
Mayıs 1903’te Roma’daki bir mitingde konuşma sırasında şöyle demişti: ‘Sultan II. Abdülhamid sefil bir canavardır. …300 bin Ermeni’yi diri diri yaktı ve öldürdü, yetimleri özenle yok etti…’ Anatole France, Ermeni diasporasının ünlü temsilcileri olan yazar Arşak Çobanyan ve ressam Edgar Şahin ile de dostane ilişkiler sürdürüyordu.”
Bir başka Ermeni kaynakta Anatole France’ın 24 Mayıs 1903 tarihli Roma konuşması aktarılır: “Ermeni davası artık Avrupa başkentlerinin tümünde gündemi oluşturmuş bulunmaktadır… Biz burada sadece parçalanmış Makedonya’nın veya feda edilmiş olan Ermenistan’ın sorunlarına eğilecek değil, aynı zamanda medeni Avrupa’nın ahlâkî değerler konusunda birleşmesine ve düşünce birliği ve dayanışma sağlamasına da önayak olacağız. Ermeni davası artık Avrupa başkentlerinin tümünde gündemi oluşturmuş bulunmaktadır. Bu konu kışın Paris’in gündemine alınmıştı. Siyasi arenanın, birbirlerine karşı amansız bir mücadele veren, birbirlerine yıllardır rakip olan iki siyasi parti arasında paylaşıldığı ülkemde, Ermeni davasına arka çıkmak konusunda bu rakip partiler bile görüş birliğine varmıştır…”