Ülkeyi 1925’ten itibaren yöneten Pehlevî hanedanının 1979’da devrilmesiyle İran’da yaşanan köklü değişiklikler “İslâm Devrimi” adı altında sunulsa da aslında kendisinden önceki seküler zihniyetin yerine konulan, mezhep odaklı ve elbette onunla aynı tezgâhta dokunan bir devrim olmaktan öteye geçemez. Rejim değişikliğinin gerçekleşmesi üzerine Âyetullah Humeynî, Şiî mezhebine uygun politikalarla ülkeyi yeniden yapılandırmaya başlar. Bu durumdan en çok etkilenen ve en büyük değişime uğrayan yapılardan biri İran’ın sineması olur.
Devrimin ardından, 1980 yılındaki ilk milletvekili seçimlerinde İslâmi İrşad ve Kültür Bakanlığı kurulur. Başına, sonra İran’ın cumhurbaşkanı olacak olan Muhammed Hâtemî getirilir. Hâtemî’nin Avrupa’daki kültürel görevleri, felsefe ve sanatla ilişkisi yeniden inşa edilecek olan devletin ideolojik propaganda ayağını sağlamlaştırır. Humeynî 1979 öncesinde yazdığı Keşfü’l-Esrar adlı kitabında sinemayı kötülüğün ve yozlaşmanın sorumlusu olarak gösterirken, devrim sonrasında kaleme aldığı Beheşte Zehra adlı kitabında “Biz sinemaya, radyoya ya da televizyona karşı değiliz. Sinema modern bir icat olarak insanların eğitimi yararına kullanılması gereken bir araçtır. Oysa bildiğiniz gibi gençlerimizi zehirlemek için kullanılmıştır. Bizim karşı olduğumuz budur” diyerek “bir filmin tesirinin yüz cilt kitap ve dergiden daha fazla” olduğunu savunur.
Humeynî sinemaları yasaklamak yerine yeni rejimin propagandasının yapılabilmesi için yatırımların önünü açar. Çekilecek filmler için bir sansür kurulu oluşturulur. Ne var ki 1980 sonrası İran sinemasına baktığımızda, Şah döneminde de filmleriyle muhalif olan Abbas Kiyarüstami, Daryuş Mehrcûyî, Emir Naderî, Behram Beyzâyî gibi yeni dalganın usta yönetmenlerinin sansürün üstesinden gelerek, yeni metaforik bir dille eleştirilerini dile getirmeye devam ettiklerini görürüz. Şah döneminde ithal edilen yabancı filmlerin çokluğu nedeniyle zayıflayan yerli film sektörü, rejim değişimi sonrasında ithal filmlere uygulanan ambargonun ardından üretimlerini arttırarak yola devam eder.
Devamı Derin Tarih Mart Sayısında…