Sömürgeci Avrupa ülkeleri, Osmanlı Devleti’ni “Hasta adam” olarak belletmiş olmasına rağmen menfaatleri sebebiyle toprak bütünlüğünü korumaya özen gösterdi. Rusya’nın sıcak denizlere inme politikasını ancak bu yolla engelleyebileceklerine inanıyorlardı. Ne var ki düşük yoğunluklu bu koruma stratejisi uzun soluklu olmadı. Bu durum Osmanlı topraklarındaki zengin petrol kaynaklarının keşfi ve İngilizlerin Filistin topraklarında bir devlet kurmayı hedefleyen Siyonistlere yardıma karar vermesiyle nihayete erdi.
Öncelikle Sultan II. Abdülhamid’in tahttan inmesi gerekiyordu. Bunun için onun döneminde kurulan modern okullarda yetişen ordunun kulağına “özgürlük, hürriyet ve eşitlik” kelimelerini fısıldamak yeterli gelecekti. Propagandalar doğrultusunda isyan ederek dağlara çekilen Resneli Niyazi’nin hareketi özendirildi. Öte yandan, her nasılsa payitahtta birden patlak veren irticai hareketin bastırılması icap etti. Bu bahaneyle yola düşen “Hareket Ordusu” kurgulanan senaryo gereği irticaî kalkışmayı dağıtmayı amaçlıyordu. Ancak İstanbul’a girince tam bir çapulcu alayı gibi davranarak Yıldız Sarayı’nı basıp yağmaladı. Ardından da amaç hasıl oldu, Abdülhamid Han tahttan indirildi.
Hareket Ordusunun kurgulandığı biçimde harekete geçirilmesiyle birçok insan mağdur edildi. Ferden mağdur edilenlerin ilki Yanya Polis Müdürü Osman Nuri Bey (Alptekin) olmuştu. Hareket Ordusu Kumandanlığı tarafından Dâhilîye Nezaretine gönderilen bir tezkereyle Osman Nuri Bey hakkında şikâyette bulunuluyordu.
Şikâyette:
“Yanya vilayeti maiyet memurlarından Avlonyalı Ali ve Polis Müdürü Nuri Efendilerin erbab-ı irticadan (gericilerden) olduklarından ve Hareket Ordusunun İstanbul’a hareketini vilayet dâhilindeki baskım/baskim kulüplerine1 telgraf keşidesiyle (çekilmesiyle) protesto ittiklerine ve ahaliyi ifsadadda (kargaşalara uğratmakta) bulunduklarına ve mumaileyhanın (adı geçen kişinin) orada bekaları münasebetsiz ahvalin zuhuruna (devam etmesi uygunsuz hallerin çıkmasına) sebebiyet vereceğine dair Üçüncü Ordu Kumandanlığından vuku bulan işar-ı calib nazar-ı dikkat ve haiz-i ehemmiyet (ilgi çekici ve ehemmiyetli) olduğundan ba-husus (özellikle) Nuri Beyin maktul (katledilmiş) Fehim Paşa ile maslub (asılmış) Halil Beyin adamlarından olduğu meşhûd ve mütevatir (görülmüş ve duyulmuş) olması ise, büsbütün başka bir diğer yere vereceğinden mumaileyhanın mahall-i saireye (diğer yerlere) nakil suretiyle tebdilleri (değiştirilmeleri) hususuna müsaade-i celile-i Nezaretpenahileri (nezaretin koruyucusunun yüce müsaadesi) istirham olunur ol babda. 27 Mayıs 1325 (9 Haziran 1909)”2 denilerek istediklerinin uygulamaya konulmasını talep ediyorlardı.
Talep herhangi bir incelemeye tabi tutulmadan kabul edildi. İlk olarak müfettişlikte istihdam edildikten sonra 14 Kasım 1907’de yeni oluşturulan Adalar Sancağı Polis Müdürlüğü görevine ataması yapıldı. Ardından da Yemen Polis Müdürlüğü görevine ataması yapılarak İstanbul’dan uzaklaştırıldı. Yemen Polis Müdürü olarak görev yapmakta iken memuriyet görevinin lağvı üzerine emekli edildi.