Herkesin unuttuğu Kûtu’l-Amâre sizin gündeminize nasıl girdi?
Kût zaferi gündemime değil, hayatıma girdi diyebilirim. Beşiktaş’ta oturuyorum. Eşimle çeşitli vesilelerle Çırağan Sarayı’na gittiğimizde muhakkak Yahya Efendi’ye de uğrayıp dua ediyorduk. 20-25 sene evvel gittiğimizde bir gün Halil Kut Paşa’nın kabriyle karşılaştım. Tabii 1. Dünya Savaşı’nda Çanakkale’den sonra en büyük zaferin Kûtu’l-Amâre’de kazanıldığını biliyordum.
O günden sonra artık sık sık Halil Paşa’yı ziyaret ettim. Böylece bir bağ oluştu aramızda. Bundan sonra okumalarımı ilerleterek Sakallı Nureddin Paşa’yı, Süleyman Askerî Bey’i araştırdım, Selman-ı Pak’ı inceledim. İngilizlerin Osmanlılar üzerindeki planları üzerine araştırmalar yaptım.
2006 yılı Kût zaferinin 90. yıldönümüydü. Rahmi Koç Müzesi’nde 4 arkadaşımla beraber bir anma toplantısı düzenledim. Sivil ve askerî erkândan yaklaşık 90 kişi katıldı. Çoğu dostlarımızdı zaten. Saygı duruşunda bulunduk, İstiklâl Marşı’nı ve o zamanlar Mehmetçiğin cepheye giderken okuduğu Osmanlı marşını okuduk. Zaferle ilgili sunum yaptık. Velhasıl Kût’u o yıldan beri düzenli olarak anıyoruz.