İngiliz tahtının ikinci sıradaki varisi Prens William, 2018’in Haziran ayında Kudüs’e bir seyahat gerçekleştirdi. Şehirdeki bütün dinî mekânları ziyaret eden William, gittiği her yerde büyük bir coşkuyla karşılandı. Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler kendisine hürmet ve muhabbet izharında bulunurken, Prens de Kudüs’ün gerektirdiği hiçbir dinî ritüeli ihmal etmedi.
Filistin’in bugün içinde bulunduğu kaos ve karmaşadan birinci derecede sorumlu bir ülkenin önde gelen bir ismi, Kudüs’te öylesine el üstünde tutuldu ki, adeta hafızalar silinmiş, yaşananlar unutulmuş, bütün hatalar affedilmişti.
William’ın Kudüs ziyaretinin akıllara düşürdüğü esas soru şu idi:
İngiltere, yıllarca sömürdüğü, yer altı ve yer üstü kaynaklarını istismar ettiği, bütün kıymetli unsurlarını kendisine ayırdığı, kapsamlı çatışmaların tohumlarını ektiği ve nihayet yüzüstü bırakıp çekildiği neredeyse hiçbir coğrafyada nefretle anılmamayı, arkasında kendisine hayran bir kitle meydana getirmeyi ve tarihteki acı hatıraları zihinlerin geri sıralarına attırmayı nasıl başarıyor?
Derin Tarih’in bu sayısında, işte bu zor ama önemli sorunun cevaplarına odaklandık. Cevaplarına evet, çünkü tek bir cümlede izahı mümkün değil. İngilizlerin sömürgecilik faaliyetlerinde öne çıkardığı ve gözettiği yedi ana esası tespit ettik, ancak şimdilik sadece “sınır çatışmaları” vurgusunu ele aldık. Bundan sonraki sayılarımızda, yeri geldikçe, diğer esaslara da ayrıntılı şekilde ışık tutacağımızın bir işareti olarak.
Kapak dosyamızın dışında, yine dopdolu bir Derin Tarih’le karşınızdayız. Yürüyüşümüz istikametini ve kıvamını buldukça, yeni sürprizlerle siz kıymetli okurlarımızı şaşırtmaya devam edeceğiz.
Hayırla görüşmek üzere…