Yüzyıllardır dünyaya medeniyet öğretmekle övünen İngiltere’nin Afrika’daki enkazı akıllara durgunluk verecek kadar şaşırtıcı ve zulüm doludur. İngiliz siyasetinin Afrika’daki izlerini takip edenler bu mezalimleri nasıl ustalıkla örtbas ettiklerini de göreceklerdir. Mesela dünyadaki ilk toplama kamplarını Güney Afrika’da İngilizlerin yaptığını, binlerce masum çocuk ve kadının ölümüne sebep olduğunu biliyor muyuz? İngiltere’nin sömürge valisinin her yıl Güney Afrika’dan İngiltere’ye kabile halklarından bazı aileleri getirip sirklerde hayvan gibi tanıttığından ve bunu bir maharet gibi dönemin gazetelerinde yayınladığından haberdar mıyız? Yine Güney Afrika’da ırkçılığı bir yasaya dönüştürenlerin İngilizler olduğunu biliyor muyuz? Bu yazımızda İngilizlerin Afrika’daki ırkçı mirasını kendi belgeleriyle ortaya koyacağız.
Afrika’daki İngiliz sömürgeciliği, sömürgeleştirilen halkı yatıştırmak ve düzeni korumak için şiddet kullanan bir diktatörlük olarak yapılandırılmıştı. Sömürgeleştirilenlerin yönetilme biçimleriyle ilgili hiçbir şahsi bilginin kaydedilmemiş olması, işgal edilen yerlerde insana verilen değeri ortaya koyar. Londra’daki İngiliz Sömürge Bürosu, Büyük Britanya İmparatorluğu’nun menfaatleri doğrultusunda sömürgelerle ilgili bütün kararları bizzat veriyordu. İngilizler ayrıca sömürgeleştirdikleri ülkelerde çıkarlarına uygun etnik grubu diğerlerine tercih etme eğiliminde hareket ettiler. Genellikle ülke içinde muhafazakâr bir azınlık olan bu gruplar, sömürge idaresinin çıkarlarına göre çalıştıkları ölçüde desteklendiler. Örneğin, İngilizler Arap azınlığı Sudan’daki Afrikalıların çoğunluğuna hükmetmek için seçti veya Nijerya’da Fulanilere öncelik verdiler. Kendilerininki gibi diktatörlük ve hiyerarşik sisteme sahip etnik toplumları tercih ederek bu etnik kökenlerden gelenlerin mensuplarını orantısız sayıda sömürge ordusuna dâhil ettiler. Bağımsızlık döneminde bu askerler sık sık darbeler düzenleyerek ülkelerinin demokratik olarak seçilmiş sivil hükümetlerini görevden almıştır.
19. yüzyıl İngiliz sömürge politikası, Afrika’da ekonomik sömürüden ziyade bir asimilasyon politikasıydı. Büyük Britanya’da devlet ricalinin kıta üzerindeki temel planı, Afrikalıları Avrupa medeniyeti ve kültürüne asimile etmekti. Bu politikalar din, ticaret ve yönetimde sözde İngiliz ortakları olan Batılı bir siyah İngiliz sınıfı yarattı. Öte yandan İngilizler, Batı Afrika sömürge imparatorluklarını inşa etme arayışlarında Güney Afrika’daki Zulular ve Gana’daki Asante halkı kadar boyun eğdirilmesi zor az milletle karşılaştılar.5 1805’te İngilizlere karşı başlayan Asante Savaşları 100 yıl sürdü. Üstün silahlarla geride kalmasına rağmen Asante halkı İngiliz ordusuna teslim olmadı. Asante Savaşlarını anlamak için İngiliz korumasına boyun eğmemeye kesin olarak karar veren Kral I. Prempeh’in tarihteki rolüne bakmak gerekir.
Devamı Derin Tarih Kasım Sayısında…