Bir zamanlar Elazığ’ın Ağın ilçesinde, bölgede önemli bir eğitim merkezi olan bir medrese vardı. Bu medrese, günümüze intikal edebilen tek unsuru olan kitabesinden edindiğimiz bilgiye göre, 1308 (1890-91) tarihinde inşa edilmişti. Bânisi ise, II. Abdülhamid devrinde başmabeynciliğe kadar yükselen devrin muteber kişilerinden biri olan Ali Rıza Paşa’dır. Sultan II. Abdülhamid, kendisini şehzade iken İstanbul Maçka’daki analığının konağında tanımış ve tahta geçtiği zaman “saray odun eminliği” ile hizmetine almıştır. Sonra ikinci mabeyinci ve “matbaacı” mahlasıyla meşhur Osman Zeki Bey vefat edince vezir rütbesiyle başmabeyinci olmuştur. Mayıs 1891 ve Ağustos 1908 tarihleri arasında başmabeynci olarak görev yaptıktan sonra 1912’de vefat etmiştir. Kaynaklarda sadık ve sofu bir zat olarak geçmektedir. 30 Cemaziyelahir 1330’da vefat eden (miladi 15 Haziran 1912) Ali Rıza Paşa, Eyüp’te Mihrişah Valide Sultan Türbesi’nin karşısındaki mektebin önünde medfundur.
Mezar taşında şunlar yazmaktadır:
Vüzarâ-yı Saltanat-ı Seniyye’den
Serkarîn-i esbak el-merhûm el-hâc
Ali Rıza Paşa’nın rûhiçün el-fatiha
Sene 1330 fi 30 Cemaziye’l-ahir
Sene 1328 fi 2 Haziran
Bahsi geçen Elazığ’daki medresenin yapılmasında Ali Rıza Paşa kadar önem taşıyan isimlerden biri de müderris Hüseyin Hüsnü Efendi’dir (1858-1935). Bu bölgede doğup büyüyen Hüseyin Hüsnü Efendi 1871’de İstanbul’a gider ve orada edindiği nüfuzdan hareketle devrin ricâlinden Ağın’a bir medrese yapılmasını ister. Bunun üzerine hayırseverliği ile maruf Ali Rıza Paşa bu isteği yerine getirir. Hüseyin Hüsnü Efendi medrese inşa edildikten sonra da burada uzun seneler müderrislik yapar. 1929 tarihinden ölümü 1935’e değin Eğin (Kemaliye) müftülüğünü ifa etmiş ve vefatından sonra da orada defnedilmiştir.
Medrese binası Cumhuriyet’in ilk yıllarında Baş Mektep olarak kullanılmıştır. Daha sonra medresenin tamamen ortadan kalktığı ve yerine El Sanatları Merkezi olarak kullanılan bir binanın yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Bugün ise bu arazide Ağın Belediyesi bulunmaktadır. Hasan Rıza Efendi’nin nefis bir celi sülüs hatla yazdığı medrese kitabesi bir talih eseri olarak günümüze ulaşabilmiştir ve şu anda belediye binasının girişinde teşhir edilmektedir. Üç beyitten meydana gelen bir manzumenin mermer üzerine hakkedildiği bu kitabede mahlas geçmediği için şairini tespit edemiyoruz. Yaklaşık olarak 110×45 cm ebadındaki kitabenin okunuşu şu şekildedir:
Yapdı sultân-ı zamân bendesi bu medreseyi
Kurenâ’dan Ali Bey zât-i mekârim meşreb
Ali Bey Medresesi nâmıyle yâd olunur
Ma‘den-i ma‘rifet ü mekteb-i ‘irfân ü edeb
Çıkdı bir dâne bu meydân-ı sehâvetde binâ
Bunda tahsîl olunur cümle ‘ilm sa‘y ile hep
1308 Ketebehû Hasan Rıza
Kitabenin taşı bölge ile uyumlu olmadığı için İstanbul’da sipariş usulüyle yazıldığı ve taşa hakkedilerek Ağın’a bilâhare gönderildiği anlaşılmaktadır. Son mısraı ebced hesabıyla yapının inşa edildiği 1308 hicri senesini vermektedir. Ebced hesabına göre; bunda: 67, tahsîl: 538, olunur: 293, cümle: 78, ‘ilm: 140, sa‘y: 140, ile: 46, hep: 7 karşılığında kullanılmıştır. Toplamda 1309 eden tarih, bir önceki mısraında geçen “çıkdı bir dane” ifadesinden dolayı bir çıkartıldığında, 1308 tarihini vermektedir.
Devamı Derin Tarih Kasım Sayısında…