Tabiatıyla tarih bilinmeyenlerle dolu. Memlüklerin Ayn Calut’taki zaferi inanılmaz derecede önemliydi. Moğolların İslâm dünyasındaki yayılmasının sonu olmasa bile, bu sonun kaçınılmaz olduğunun bir göstergesiydi. Moğollar Ayn Calut Savaşı’nı kazanmış olsalardı, böyle bir son söz konusu olabilir miydi? Kesinlikle Kahire düşerdi. Bağdat’ın korkunç yıkımı sonrasında, şehir ahalisi -tıpkı daha az yıkıma uğrayan Şam ahalisinin yaptığı gibi- muhtemelen kapıları açacaktı. Bu da İslâm kültürü için büyük kayıplara yol açacaktı.
Ancak Moğollar birçok nedenden dolayı, stratejik imkânları çerçevesinde hareket ediyorlardı. Birincisi, çok sayıdaki atlarını otlatmak için geniş otlakların bulunmaması, Suriye ve Mısır’da büyük bir ordu bulundurmalarını imkânsız kılıyordu. Ayrıca Moğolistan’daki büyük hanın ölümü Moğol kabile liderlerinin dikkatini dağıtmıştı. Dahası, imparatorluğun batı bölgelerinde çeşitli Moğol hanları arasında bir rekabet vardı. Hülâgû Han İslâm’ı kabul eden ve Bağdat’ın ele geçirilmesinin intikamını almak isteyen komşu Altınordu Hanlığı hükümdarı Berke Han ile savaş halindeydi. Moğolların küçük ve yenisinin kurulması kolay olmayan Memlük ordusunu yok ederek Mısır’daki varlığını sürdürmesi ihtimal dışı görünse de, Müslüman Ortadoğu’da bir iktidar boşluğu yaratmaları mümkündü. Moğollar yenseydi, Türk-Memlük hanedanı asla var olamazdı. Peki, yerine kim geçecekti? İlk olarak Müslüman Ortadoğu Eyyûbîler döneminde olduğu gibi birçok küçük prenslik demeti haline geri dönecekti.
Yine bu zafer Hıristiyan Haçlı devletleri için kısa vadeli bir kazanım olabilirdi. Baybars’ın kararlılığı olmaksızın, Filistin ve Suriye kıyılarında daha uzun süre kalabilirlerdi. Moğollar Memlüklere karşı Haçlılarla ittifak kurmaya çalışmıştı. Ancak Ayn Calut’tan sonra muhtemelen geriye kalan son Hıristiyan kalesini de yıkıp atabilirlerdi. Her halükarda Haçlı projesi çökecekti. Batı Avrupa ile mesafe hayli fazla, stratejik yönetim ise oldukça zordu. Ayrıca Batı Avrupa’da Haçlı seferi iştahı kayboluyordu. Moğolların, Müslüman Ortadoğu’nun geriye kalan en büyük merkezi olan Kahire’yi ele geçirme ihtimali, buradan kaçan insanlarla birlikte ilim ve İslâm kültürü merkezinin Akdeniz’in diğer ucuna -Endülüs’e- kaymasına yol açacaktı. Bu durum da İslâm’ın Avrupa’daki varlığını güçlendirebilirdi.
Devamı Derin Tarih Eylül Sayısında…