KONUŞAN: ÖZLEM KOCUKELİ ÖZBAY
950. yılında Malazgirt Muharebesi’nin Avrupa ve dünya tarihi açısından önemi hakkında ne söylemek istersiniz? Muharebenin kazanılması ve Türklerin Anadolu’da yerleşmeye başlamasının Avrupa’daki kısa ve uzun vadeli neticeleri neler olmuştur?
Öncelikle, okuyucularınızla Avrupa, Ortaçağ ve dünya tarihinde önemli bir dönüm noktası ve yüce Türk milletinin tarihindeki kurucu olay olan Malazgirt Muharebesi’nin kadim mirasını paylaşma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Malazgirt Muharebesi 26 Ağustos 1071 tarihinde Bizans İmparatorluğu ile İran’daki Büyük Selçuklu İmparatorluğu arasında Doğu Anadolu’yu ele geçirme amacıyla yapılmıştır. Bizans’ın yenilgisi bir Grek iç savaşını başlatırken, Türkler Anadolu’nun büyük bir kısmını işgal ettiler. Bu nedenle Levanten Haçlı Seferlerinin nedeni olarak kabul edilmektedir. 1071 baharında, Doğu Roma İmparatoru IV. Romen Diyojen (taht dönemi 1068-71) imparatorluğun Ermenistan sınırlarını Türk akınlarına karşı güçlendirmek için Konstantinapol’den yola çıktı. Ağustos ayı sonlarında çok uluslu ordusunu iki ayrı orduya ayırdı. Daha küçük olan ve bizzat komuta ettiği ordu, Van Gölü yakınındaki Malazgirt kale şehrinin surları dışına karargâh kurdu. Rakibi ise Yakındoğu’daki en güçlü İslâm devletinin hükümdarı ve Bağdat’taki Abbâsî halifesinin hamisi Sultan Alparslan (taht dönemi 1063-1072) idi. Bizans ordusunun oluşturduğu tehdidi gören Alparslan, Fâtımîlere karşı seferini yarıda bıraktı ve Bizans ordusunu karşılamak üzere harekete geçti.
Ağustos ayında başlayan savaş, Bizans birlikleri arasında firar, karşı saflara geçme ve ihanetlere tanık oldu ve Romen Diyojen esir düştü. Selçukluların Malazgirt’teki zaferi aynı zamanda bölünmüş ve komuta zafiyeti içindeki Bizanslı ev sahibine karşı 11. yüzyıl Orta Asya bozkırlarının en iyi taktiklerinin sergilenişine sahne oldu. Bizans ordusunun ezici bir şekilde yenilmesi ve Doğu Roma imparatorunun esir düşmesi Hıristiyan ve İslâm âlemlerinde adeta şok dalgasına yol açtı. Türklerin Bizans İmparatorluğu’nun stratejik bakımdan en önemli bölgesi olan Anadolu’yu işgalinin ve bu topraklara göçünün kapılarını açtı. 10 yıllık iç savaş ve Selçuklu akınları Doğu Roma İmparatorluğu’nu daha da zayıflatınca, Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos (taht dönemi 1081-1118) Papa II. Urban’dan (papalık dönemi 1095-1099) askerî yardım istemek zorunda kaldı. Bu açıdan bakıldığında, Malazgirt, çoğu zaman sonunda 1. Haçlı Seferine (1096-1099) ve Katoliklerin Levant bölgesini işgaline yol açan olaylar dizininin başlangıcı kabul edilmektedir.
Malazgirt’in kadim mirası, Ortaçağ’dan modern çağa kadar tarihçiler tarafından Bizans tarihinde bir dönüm noktası, Bizans’ın gerilemesinin başlangıcı olarak tasvir edilen bir askerî yenilgi ve Küçük Asya’nın Hıristiyan Ortodoksluğun kalesinden sonunda modern Türkiye’nin Müslüman anavatanına kültürel dönüşümünü başlatan bir askerî olay olarak kullanılmasıdır. Bu son yönüyle Malazgirt Muharebesi 21. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti’nin yılmaz askerî gücü ve bağımsızlığının sembolü olarak özel bir önem kazanmıştır.