Son 50 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’ni soykırım suçlamasıyla itham eden Ermenistan ve Ermeni diasporası, dünya kamuoyunun desteğini alarak isteklerine ulaşmaya çalışmaktadır. Ermeniler yalnızca Türkleri soykırımla suçlamakla yetinmiyor, aynı zamanda bunu inkâr edenleri baskı altında tutarak suçlu gösterip mümkün olursa mahkûm ettirmeye çalışıyorlar.
1915 olaylarının ABD Başkanı Biden tarafından soykırım olarak nitelendirildiği günümüzde Ermeniler hem devlet olarak hem de uluslararası örgütleri ile yaşananların soykırım olduğunu Türkiye’ye tanıtmaya gayret ederek taleplerini her geçen gün arttırıyorlar. 5 Temmuz 2013’te Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, “Ermeni soykırımının uluslararasında tanınması, kınanması ve sonuçlarının ortadan kaldırılması her zaman için gerekli olacaktır. Ermeni Devleti var oldukça bu tarihî gerçeği reddetmek ve unutturmak için tüm çabalar başarısız olmaya mahkûmdur. Bu insanlığa karşı en büyük suçtur, her şeyden önce ve ilk olarak bizzat Türkiye tarafından tanınmalı ve kınanmalıdır” demiştir. “Soykırımın sonuçlarının ortadan kaldırılması” ifadesiyle kastedilen, tehcire uğramış Ermenilerin torunlarına tazminat ödenmesi, el konan Ermeni mallarının iade edilmesi ve Türkiye’den Ermenistan’a toprak verilmesidir.
Ermenistan Başsavcısı Agvan Hovsepyan, “Ermeni soykırımı kurbanlarının mirasçılarına” (tehcir edilenlerin torunlarına) maddî tazminat ödenmesi, kilise bina ve arazilerinin iade edilmesi ve kaybettiği toprakların Ermenistan Cumhuriyeti’ne geri verilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Başsavcıya göre, Sevr Antlaşması hâlâ yürürlüktedir ve devletlerarasında imzalanmış olan Gümrü, Moskova ve Kars antlaşmaları hükümsüzdür. Avrupa tarafından Türkiye’den istenen, bu taleplerde bulunan Ermeni tarafı ile görüşmek ve barışmak yönündedir. Ancak Ermenistan Ermenilerinden daha fazla Türklere ve Türkiye’ye karşı kinle dolu olan başka bir grup daha var; bunlar dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan ve “Diaspora Ermenileri” olarak isimlendirdiğimiz topluluklar.
Ekonomik bunalım içinde yaşayan Ermenistan Ermenileri açısından 1915 olayları gündelik hayata çok hâkim değil; fakat dünyanın dört bir tarafına dağılmış, ekonomik durumu iyi olan, en azından herhangi bir sıkıntı içinde bulunmayan Ermeniler için soykırım bir varoluş sebebi. Bunun inkârı ve belleklerden silinmesi Ermenilerin yaşadıkları toplum içinde erimelerine ve zamanla yok olmalarına sebep olacak bir olgu. Diaspora Ermenileri için bir varoluş sebebi haline gelen “soykırıma uğrayan millet” düşüncesi vazgeçilmez bir dayanak noktası teşkil etmektedir. Tabii ki tarihî süreklilik içinde bu yaklaşım, bir bütünün parçası olarak görülmelidir. Bin yıl önce Türklerle karşılaşmadan evvel de Ermenilerin aynı ruha sahip olduklarını görüyoruz. Bu yönüyle 150 yıllık Ermeni terörü ve iddiaları, Türklere karşı düşmanlık ruhu ile saptırılmış bir siyasî tarih tezine dayanıyor. Bu saptırılmış tarih tezini ve soykırım tarihini yazma geleneğini bir silsile içinde izah edebiliriz.