Küçük Kaynarca Antlaşması (1774) ile Osmanlı’dan koparılan Kırım, 1783’de Çarlık Rusyası tarafından ilhak edilmişti. Sovyet ihtilaline kadar buradaki Türk nüfusun büyük bir kısmı Romanya, Bulgaristan ve Ak Topraklar adını verdikleri Anadolu’ya göç ettirildi. Bolşevik ihtilalinden sonra kurulan özerk cumhuriyette Kırım Türkleri aktif rol almışlarsa da Lenin’in ölümünden sonra başa geçen Stalin dönemi felaket yılları oldu. Aynı dönemde patlak veren ve Sovyetler Birliği sınırlarına da sıçrayan 2. Dünya Savaşı sırasında Kırım’da yaklaşık 1 milyon kişi yaşıyordu ve bunların içinde Kırım Türklerin sayısı yaklaşık 220 bin kişiydi. Nüfus olarak yarımadada Ruslardan sonra ikinci sırada Kırım Türkleri geliyordu.
Savaş kısa sürede Kırım’da da etkisini gösterdi ve Alman orduları Ekim 1941’de Kırım’a girdiler. Almanların kısa sürede bölgenin geneline hâkim olduğu sırada Kırım Türk erkeklerinin büyük bir kısmı Kızılordu saflarında farklı cephelerde Sovyetler için mücadele ediyordu. Bir kısmı da Kırım’ı Almanlara karşı savunmak için oluşturulan partizan hareketlerde aktif olarak görev aldı. Bunun yanında bölgede yaşayanların bir kısmı baskıcı Sovyet idaresinden kurtuluş olarak gördükleri Almanları sevinç gösterileriyle karşılamış; Kırım Türklerinden bir grup da Almanlarla temasa geçerek Sovyet idaresinden kurtulmak için işbirliğine girişmişti. Bu temaslar neticesinde Alman ordusu bünyesinde kurulan askerî taburlarda bazı Kırım Türkleri yer aldı. “Gönüllü Nefsi Müdafaa Taburları” olarak da adlandırılan bu birliklere Alman esir kamplarında tutulan Kırım Türkleri zoraki dahil edilmişti.
Kırım Türklerinin bu mücadeleleri savaş sonrası Sovyet literatüründe karşılık bulmadı. Nihayet Sovyetler Birliği’nin son dönemlerinde yayınlanan eserlerde bu konulara yer verilmeye başlanmış, Almanlarla işbirliği yapanların aksine, Kırım Türklerinin çoğunluğunun “vatanlarına sadık kaldıkları” ifade edilmiştir. Bu mücadelede yer alan birçok Kırım Türkünün yüksek derecede madalya ve nişanlarla taltif edildiği de bilinmektedir. Bu mükâfatlardan biri ise savaş sırasında 30 tane Alman uçağını düşürdüğü iddia edilen ve bu kahramanlıklarından ötürü iki kere “Sovyetler Birliği Kahramanı” unvanı alan Ahmet Han Sultan’a takdim edilmiştir.
Almanların savaşı kaybetmeleri neticesinde Kızılordu birlikleri 10 Nisan 1944’te Kırım’a yeniden hâkim oldu. Sovyet hâkimiyetinin yeniden tesisinden sonra, savaş sırasında Almanların yapmış oldukları cinai faaliyetler ile onlarla işbirliği yapanları tespit etmek amacıyla Olağanüstü Devlet Komisyonu kuruldu. Bu komisyonun çalışmaları sonunda hazırlanan raporlar neticesinde Kırım Türklerinin Almanlarla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle topluca sürgüne gönderilmelerine karar verildi. Bu itibarla, 13 Nisan 1944 tarihinde Kırım Özerk SSC’nin “Sovyet karşıtı unsurlardan temizlenmesi” hususunda bir genelge yayınlandı. Bu genelgeden yaklaşık bir ay sonra, 18 Mayıs 1944’te saat 03.00 civarında Kırım Türklerinin vatanlarından sürgünü operasyonu başladı.
Devamı Derin Tarih Mayıs Sayısında…