Osmanlı hükümdarlarının kendi portrelerini yaptırma geleneği Fatih Sultan Mehmed ile başlar. Sultan Mehmed’in önceki Türk hükümdarlarından ayrıldığı, eski tabirle “vasf-ı mümeyyiz”i olduğu bazı durumlar vardı. Bunun en tipik misali, artık bir cihan imparatoru gibi davranıyor oluşuydu. Fatih antik dönem veya çağdaşı krallar gibi sikkeler, madalyonlar, portreler yaptırıyor; kendisini dünyaya hem İslâm halifesi hem de Roma’nın yeni vârisi olarak tanıtıyordu. Bunun için İtalya’dan ressamlar getirtmiş ve onlara bol ihsanlarda bulunmuş; Gentile Bellini’ye de 1480 yılında meşhur portresini yaptırmıştı.
Fatih’in açmış olduğu bu kapı 18. yüzyılda kemâl noktasına ulaşacaktır. Yüzyılın sonunda Osmanlı tahtına çıkacak olan Sultan III. Selim, devrinin meşakkatli hadiseleri dışında sanata kabiliyeti ve düşkünlüğüyle tanınacaktı.
III. Selim Hanedân-ı Âl-i Osman’da 40 yıl aradan sonra dünyaya gelen ilk erkek şehzade olması hasebiyle babası ve amcası tarafından büyük bir ihtimam ile yetiştirildi. Babası III. Mustafa’nın münecciminin yaptığı hesaba göre eşref vaktinde dünyayı teşrif eden şehzadenin, ismini aldığı ceddi Yavuz Sultan Selim gibi olması beklendi. Ancak o, çok daha nahif ve hassas bir padişah olacağının sinyallerini çocuk yaşta veriyordu. Amcası Sultan I. Abdülhamid’in vefatından sonra 1789’da tahta çıkmış ve 1807’deki isyan ile şehit edilmişti. Saltanatı müddetince musikiyle alakadar olmuş, Türk musikisinin en büyük bestekârları arasında yer almıştı. Sanatla iştigal etmekle kalmamış, etrafındaki birçok sanatkârı desteklemişti. Günümüze ulaşan 104 bestesi bulunmaktadır; ayrıca en meşhuru “Sûzidilârâ” olan ihdas ettiği nice makamları miras bırakmıştı.
Sultan III. Selim Han aynı zamanda en çok resmi yapılan padişahtır. Hem yerli hem de yabancı ressamlar tarafından onlarca kez resmedilmiş, önceki padişahların aksine resimlerini Avrupa’da da dağıttırmıştı. En meşhurlarından biri, Konstantin Kapıdağlı tarafından 1803 tarihinde yağlıboya tablo olarak yapılanıdır. Sultan Selim bu resimde askerî kıyafetle veya yarım boy portre olarak değil, sedirde elinde tesbih ve etrafındaki şahsî eşyalarıyla tasvir edilmiştir.
Bu portre saray hayatına getirmiş olduğu bir başka yeniliğin de misalidir. Artık Harem veya Topkapı Sarayı’nın farklı kısımlarına padişah portreleri asılacaktır. Orijinali Dolmabahçe Sarayı bünyesindeki Resim Müzesi’nde yer alan, Topkapı Sarayı duvarlarını süsleyen bu gösterişli ama bir o kadar da samimi portrede, bazı ayrıntılar dikkat çekicidir. Mesela Sultan III. Selim’in başucunda yer alan kitaplar alelâde yerleştirilmiş kitaplar değildir. Bunlar arasında neler var, bir bakalım:
Sol kısımda, üstte Mushaf-ı Şerîf, Şifâ-i Şerîf, Fetâvâ, Kânunnâme, Montecuccoli Sanayi-i Harb, Vauban görülmektedir. Sağ kısımda yine üstten başlayarak Siyer-i Veysî, Divan-ı Nâbi, Cihannümâ, Tarih-i Naîmâ, Tarih-i Râşid, Atlas-ı Kebîr’i görmekteyiz.
Devamı Derin Tarih Nisan Sayısında…