Merhum Ziyad Ebuzziya’nın yıllar önce yaptığı bir araştırmada verdiği bilgiye göre Osmanlı Hariciye Nezareti Evrakında TS-Tİ 68 rumuzlu ve 68 nolu dosyanın 12 numaralı fihrist defterinin 61. sayfasında şöyle yazmaktadır: “Peygamber Efendimizin nâm-ı kudsiyelerine karşı tertip olunan oyuna dair.” Dosyayı açınca bu oyunun Peygamber Efendimiz (sas) aleyhine tertiplenen, İslam düşmanlığı ve Haçlı kini ile sahneye konulan menfur oyunlardan biri olduğu kolayca anlaşılabilmekteydi.
Bu piyesin muhtevasından, Hz. Peygamber Efendimize duyulan kinin hangi mertebede olduğu kolayca anlaşılıyordu: Piyes sadece Hz. Peygamber’in İslamı Hıristiyanlıktan aşırdığı iftirasını atmakla kalmıyor, onun kadınları aşağıladığını ileri sürerek Hz. Aişe’ye (ra) iftiralar atıyordu. Piyesin son sahnesinde kılıcı ile her şeyi elde eden ve her şeye hâkim olan Hz. Muhammed’in, Hz. İsa’yı alt edemediğini fark ederek meydanı terk ettiği ve ölüm şerbetini içerken de en son “İsa” diye çığlık atarak son nefesini verdiği anlatılmaktadır.
Peygamber Efendimiz hakkında adice ifadelerle ve alçakça iftiralarla dolu bu oyunu Fransız yazar Vicomte Henri de Bornier (1825-1901) kaleme almıştı. Hiçbir tarihî hakikatle bağdaşmayan 1800 mısralık manzum bir oyundu. Bugün Fransız edebiyatı eleştirmenleri tarafından sıradan bir piyes yazarı olarak kabul edilen Bornier, 1845’te yazdığı ilk oyunu Le Mariage de Luther (Luther’in Düğünü) hassas bir dinî evlilik sorununu gündeme getirdiği, 1865’te yazdığı Le Chemin de Saint Jacques (Aziz James Yolu) adlı oyunu ise mağlup bir Fransa’yı ve aşağılanmış bir imparatoru tasvir ettiği için Theâtre- Français tarafından sahneye konulmamıştı.
Bibliotheque de I’Arsenal adlı kütüphanede memur olan Henri de Bornier, 1874’te Endülüs Müslümanlarına karşı mücadele eden Fransa Kralı Roland’ın kızının kahramanlıklarını anlattığı ve Sarah Bernhardt’ın başrolünü oynadığı La fille de Roland (Roland’ın Kızı) adlı manzum dramı ile 1875’te Fransız Akademisi büyük ödülünü kazanmış ve talihi bir anda değişmişti. Ardından Dimitri, Atilla’nın Düğünü, Önce Fransa gibi tarihî piyesler yazmış ve 1881’de kaleme aldığı L’Apôtre (Havari) adlı bir dramda St. Paul’un Yahudilikten Hıristiyanlığa geçişini anlatırken, onun cesur bir zorbadan (işkenceciden) coşkulu bir din adamına (havariliğe) dönüşmesini işlemiştir. Hıristiyanlık inancını müdafaa için yazdığı bu oyunun ardından 1883’te Academie Française üyeliği ile taltif edildi. 1887 yılı sonlarında yazdığı Mahomet adlı menfur piyesinde Hıristiyanlığın İslamiyet’ten üstün olduğu tezini işlemiş, 1889’da ise daha önce kütüphane memuru olarak va zife yaptığı Bibliotheque de l’Arsenal’in müdürlüğüne kadar yükselmişti.