Popüler tarih, tarihî olayları geniş halk kitlelerine ulaştırma amacıyla ele alan faaliyetlerin genel adı… Edebiyat, sinema, tiyatro vb. sanatlar ve uğraşlar popüler tarihin iletişim aracı olarak kullanılır. Geçmişten günümüze her dönemin iletişim aracı farklılık göstermektedir. Eskiçağlarda kaya resimleri ile anlatılmak istenilenler, ortaçağlarda nesirle hedef kitlesine ulaşır hale gelmiştir. Bugün ise medya kuruluşları ve sinema-dizi yapımları bu mecrada en etkin rolü üstlenmektedir. Bu da birtakım tartışmaları beraberinde getirmiştir. Tartışmaların ana eksenini tarihî olayların veriliş biçimi ve tarihî karakterlerin aslına uygunluğu oluşturmaktadır.
Günümüzde medyaya yansıyan tarihi anlayabilmek için popüler tarihin kökenine kısaca bakmak gerekir. Böylece her dönemde kitleleri etkileyen bir popüler geleneğin mevcut olduğu da görülecektir. İşte üç temel aşama:
1- Popüler tarih literatürü: Antik dünyadan günümüze toplum tahayyülü gerçeklik olgusundan bağımsız bir şekilde kendi tarihini inşa etmenin çeşitli yollarını aramıştır. Bunu da genellikle söz ile beslemeye ve aktarmaya çalışmıştır. Hayal gücü esatir ile sentezlenerek söze dökülmüştür. Şifahi kültür olarak tanımlanan ve genellikle edebi sanatların farklı varyantları ile günümüze ulaşan bu anlatı geleneği Homeros’un İlyada’sı, Arapların el-muallakât- ı seb’a’sı gibi zamanla yazıya geçen sözlerden çok da farklı şeyler değildir. Eski Türk destanları, Acemlerin masalları ve İbranilerin tarihî olaylar ve efsanevî karakterlerle süslü edebi klasikleri de bunun bir parçasıdır. Dolayısıyla her dönemin kendine özgü bir biçimde, tarihî kişilik ve motiflere anlam ve önem atfettiği bir reflekse sahip olduğu görülmektedir. Tarihçi için tarih ilminin tenkit ve tahlil metodu olmadan, yani bilimin süzgecinden geçmeden kullanılamayacak bilgiler ihtiva eden bu eserler halk bilincinde derin etkiler bırakagelmiştir.
2- Anadolu tecrübesi: Kendi tecrübemize gelindiği zaman, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinde eski Türk toplumunun inançlarının yansımasının da etkisiyle oldukça sık karşılaşılan evliya/veli kültü, zamanla toplum hafızasının vazgeçilmez bir unsuruna bürünmüş; bu nedenle “menâkıbnâme” adı verilen bir yazım kültürü doğmuştur. Menâkıbnâmelerin konu edindiği menkıbevî kişilik, zamanla toplumun ona biçtiği rol etrafında tarihî bir ideal tipe, esasında bir nevi Ortaçağ Anadolu insanının popüler yorumuna dönüşmüştür. Anadolu coğrafyasının çeşitli bölgelerinin kültür ögelerini yansıtan Battalnâme, Danişmendnâme ve Saltuknâme gibi halk klasikleri de döneminin popüler tarih anlayışıyla şekillenmiştir. Hatta zamanla özgün anlatıya muhayyel ekleme ve çıkarmalar yapılmıştır. Bu nedenle de her biri faklı nüshalardan oluşan battâlnâmeler ve danişmendnâmeler meydana gelmiştir.
19. W. Hasluck’un 19. yüzyılın sonlarına doğru kaleme aldığı Christianity and lslam under the Sultans ve S. Vryonis’in 20. yüzyılın başında yazdığı The Decline of Medieval Hellenism in Asia Minor and the Process of Islamization from the Eleventh through the Fifteen Century Anadolu halkının magazinsel zihin dünyasına ışık tutar niteliktedir. Hilmi Ziya Ülken halk tahayyülünden türeyen tarih anlayışını fark etmiş olmalı ki, bu konular üzerine müstakil çalışmalar yapmıştır. Yine geleceğe yönelik muhtemel kriz ve buhranların önlemini almaya odaklı melhame geleneği de Anadolu coğrafyasında karşılık bulan, bizzat halk tarafından içeriği zenginleştirilen, kaynağını tarihten alan hayalî gelecek tasarımı idi.