İstanbul’un fethi Osmanlıların Kızıl Elma’sı idi, Ayasofya’nın açılması da Cumhuriyet döneminde milliyetçi-muhafazakar camianın Kızıl Elma’sıydı.
1970’li yılların ortalarında fikri intibahım ilk başladığında kulağıma çalınan ilk sloganlardan biri “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” oldu. Üstad Necip Fazıl’ın “Ayasofya Hitabesi” ile derinden sarsıldık. Rahmetli babamın mütevazı kütüphanesinde bulunan kapağı kopuk bir kitabın üzerinde “Ayasofya Davası” yazıyordu ve bu, 60’ına merdiven dayamış elime değen ilk kitaplardan biriydi.
Velhasıl Ayasofya aşkı, sevdası, tutkusu, ne derseniz deyin, tıpkı Fatih Sultan Mehmed gibi ona görmeden ve tek taraflı âşık olmak gibi bir “hüzn-i umumi” manzarası arz ediyordu.
Ayasofya’nın cami olarak açılmasına vesile olanlardan İsmail Kandemir’i artık tanıyorsunuz. Benim de hiç unutmadığım bir sima gözümün önünde. Bursa’da Risale-i Nur talebesi rahmetli takkeci Kazım amca üç beş kuruş para biriktirip kitapçıklar bastırıp bunları yüksek makamlara taahhütlü olarak gönderirdi. Bu kitapçıklarda sözü mutlaka Ayasofya Camii’nin açılmasına getirir, mutlaka açılması gerektiğini devlet ricaline bıkmadan usanmadan hatırlatırdı. O kadar ki 12 Eylül darbesinden sonra Kenan Evren’e de bir mektupla başvurmuş, bunun üzerine içeri alınıp başı ağrıtılmıştı.
İnsanımızın bu kadirşinas ve hamiyetperver mayası Elhamdülillah ki en büyük hayat kudretlerimizden biridir. Bunu Ayasofya Camii’nin açılması için sarf edilen onca emeğin aynasında bütün berraklığıyla gördük.
İrlandalı romancı James Joyce’un bir sözünü daima zikrederim: “Zannettiğimiz gibi biz tarihe geri gitmeyiz. Aksine, bizim üzerimize doğru gelen ve bizi geleceğe doğru iter tarih.” Tarih bu topraklarda yaşayanlara daima müteyakkız ve faal olmayı mecburi kılıyor. Coğrafya savaşmak içindir. Düşünmek savaşmaktır.
Ayasofya’nın kapıları yalnız harimine açılmaz bu yüzden. Ruh ufuklarına açılan menfezlerdir. Başarabileceğimize inanıyoruz, çünkü Kitabımız ve Peygamberimiz bunu emrediyor. Başarabileceğimize inanıyoruz, çünkü ecdadımız başarmış. Hem bir kere başarılan bir kere daha niye başarılamasın ki.
Elinizdeki sayı bu huzur ve mutluluğun hissedilmesinde bizi yalnız bırakmayarak destekçisi olan sevgili okurlarımıza ithaf edilmiştir. Bir davanın arkasında durmanın ne kadar mühim olduğunu aynelyakin müşahede ettik. O zaman yeni mücadele cephelerine yollanma vaktidir: Cumhurbaşkanı Erdoğan 27 Temmuz konuşmasında bunu ifade ediyordu: Rabbimiz İnşirah suresinde “Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse ilk işi bitirince diğerine koşulun” buyurur. Rabbimizin müjdesine uyarak Ayasofya’yı yeniden namazla, Kur’an’la, cemaatiyle buluşturmaya çalıştık. Şimdi yeni işler yapacağız.
Evet, yeni davalar bizi bekliyor.
Yine dopdolu sayılarda buluşmak ümidiyle hayırla kalınız.