‘Soykırım’ tezine karşı çıkan akademisyenler, dobra dobra söylemek gerekirse A takımıdırlar, Princeton’dan Bernard Lewis, Justin McCarthy, College de France’tan Gilles Veinstein, Amherst’ten Guenter Lewy (burada sadece en önde gelenleri sayabiliyorum), çok dilli kaynaklara erişimleri olan birinci sınıf tarihçiler. Karşılarında ise B takımı var: Kendinden menkul ‘soykırım akademisyenleri derneği’ üyeleri. Bunlar Ruanda ya da Bosna hakkında fikir sahibi oldukları için Osmanlı Türkiye’siyle ilgili akham kesebileceklerini düşünüyorlar.
Ancak bu teze karşı çıkmak için ciddi kanıtlar mevcut. İstanbul dört yıl boyunca İngiltere’nin işgali altında olmasına ve bu sırada arşivlere tam erişim mümkün olmasına rağmen soykırım niyetinin ortaya konduğu hiçbir belge bulunamadı. Ortada bir dizi sahte belge var; özellikle 1920 yılında Fransa’da bir lisede bir araya getirilen ve artık abes düzeyde kurmaca olduğu kabul edilen (orijinal belgeler ortada yok) belgeler var. İngilizler ve daha sonra Alman mahkemeleri bunları kullanmayı reddetti.
1915 yılında Talat Paşa’nın başında olduğu İçişleri Bakanlığı Ermenilere iyi muamele edilmesini salık veren emirler yayımladı. 1916’da yaklaşık 1500 Osmanlı memuru yargılandı ve bunlardan aralarında bir valinin de bulunduğu 50 tanesi Ermenilere karşı işledikleri suçlar sebebiyle idam edildiler.
İyi bilindiği üzere İstanbul, İzmir ve Halep’teki Ermenilere neredeyse hiç dokunulmadı ve pek çok başka Ermeni de tehcirden hariç tutuldu. Haliyle Akçam’ın da dolaylı kanıtlar -örneğin gizli emirler- bulması gerekiyor. Bu tez çok sayıda Batılı okuru ikna etti ancak Osmanlı Türkçesi bilmedikleri için bir yargıya da varamıyorlardı. Osmanlı Türkçesi (ve Rusça) bilen Erman Şahin adlı genç bir akademisyen Akçam’a pek çok sarsıcı eleştiri getirdi. Kelimelere yanlış anlamlar yüklenmiş (örneğin “pillage” [bozgunculuk, yağma] kelimesi “massacre” [katliam] olarak çevrilmişti); kişilerin kimlikleri yanlış saptanmış, kronolojiyle oynanmış, alıntılardaki önemli kelime ve ifadeler çıkarılmıştı. Şahin son üç yıldır saygın dergilerde yazılar kaleme alıyor ama Akçam eleştirileri hiçbir zaman cevaplamadı. Bir başka diaspora lideri Vahakn Dadrian da Guenther Lewy tarafından Alman kaynaklarını yanlış kullandığı gerekçesiyle kıyasıya eleştirildi ama o da hiçbir zaman bu suçlamalara cevap vermedi.