Çerkesler Rusların 18. asırda memleketlerini işgal etmesine kadar yaklaşık 4 bin yıldır Kırım yarımadası ile orta Kuzey Kafkasya arasında yaşayan birkaç akraba kabileye sahip, sayıca ufak bir etnik topluluktur. Çerkes kabilelerinin en istikrarlısı olan ve kuzey Kafkasya’nın stratejik bakımdan önemli orta bölgesinde yaşayan Kabartaylar, Rusların ilk kurbanları olduğu zamana kadar 200 yıl boyunca Rusların müttefiki olmuşlardı. 1763 yılında Rusya Kabartay’da bir kale inşa ederek bölgeyi ele geçirme planlarına başladı ve savaşı başlattı. Vaziyet, General Sergey Bulgakov’un vebayla boğuşmakta olan Kabartay’ı kuşattığı 1805 yılına kadar fazla değişmedi. General Kabartaylıların artık direnemeyecekleri hale gelinceye kadar aç bırakılmalarına karar verdikten sonra hücuma geçti, köyleri ve erzaklarını yaktırdı. Bulgakov aşırı şiddet uyguladığı için görevinden alındıysa da, yerine getirilen Aleksey Ermolov, olayı artık savunmasız kalmış ve açlıktan kırılmakta olan Kabartaylılara karşı soykırım seviyesine taşıdı. En yıkıcı sefer ise 1822 kışında yapıldı. Ermolov’un müfrezeleri evleri ve erzakları yakmak ve sığırlarını çalmakla yetinmiyor, insanları açlıktan ölüme terk ediyordu. Sık sık bütün köylere katliam yapmaya çıkıyorlardı. Ermolov’un öfkesi bütün Küçük Kabartay kazasında -ki baştan beri Rusya’ya sadık kalmıştıtek bir insan bırakmamıştı. Ermolov Kabartay’daki tahribatına 1827 yılına kadar devam etti. Sonuçta Kabartay nüfusu 1790 yılında 300 bin kişi iken 1830 yılında 30 bine (yani 10’da birine) düştü.
Çar Pavel’in bölgede yaşayan Koşaklara Kafkasya’ya hücum izni verdiği 1800 yılında diğer kabilelere karşı da savaş başladı. Bununla beraber 1829 yılında Osmanlı Devleti Kafkasya’yı Rusya’ya “terk edince” çatışma nispeten duruldu ve her iki taraf da fiilî işbirliğine başladı, hatta ticarî ilişkiler kuruldu. Gerçekte Osmanlı’nın Kafkasya üzerindeki kontrolü sadece kâğıt üzerindeydi; fakat Rus Çarı I. Nikola bu anlaşmadan bölgenin tamamen işgali için bir fırsat olarak yararlandı. Fakat Kafkasların tahmin edilenden daha kalabalık bir nüfusa malik olduğu ortaya çıkınca Ruslar hayal kırıklığına uğradı ve giderek daha acımasızca taktiklere başvurdular. 1840 yılı itibariyle soykırım bir tercih olarak önlerindeydi.