Bilindiği üzere Trablusgarp, Balkan Savaşları ve 1. Cihan Harbi ile geçen, yaklaşık 10 yıllık acılarla dolu bir savaş sürecinin ardından Mütareke dönemine girilir. Akabinde de, mukaddes bildiği değerler uğrunda topyekûn bir milletin ayaklanması demek olan Millî Mücadele gelir. Millî Mücadele’nin, Adana, Antep ve Urfa gibi diğer şehirlere öncülük yapan ilk zaferi de, kendi yağıyla kavrulan bir şehrin, ‘Kahraman’ Maraş’ın canını dişine takarak kazandığı destansı kurtuluş zaferidir… Tabiî böylesi bir zafer gerek Maraşlılara, gerekse bütün bir millete büyük bir şevk ve heyecan vermiştir. Öyle ki, sonraki yıllarda da, Maraş’ın kurtuluş günü olan 12 Şubat, şehirde büyük ve coşkulu kutlamalara sahne olmuştur ki, bu kutlamalar, 100. yılı olan günümüzde dahi aynı coşku ile devam etmektedir. Söz konusu kurtuluş günü, Maraş vilayetiyle de sınırlı kalmayıp, her yıl İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde yaşayan Maraşlılarca da çeşitli etkinliklerle kutlanmış ve bunlara gençler, talebeler ve halkın yanı sıra Maraşlı münevverler de katılarak büyük bir dayanışma örneği sergilemişlerdir. Bu yazımızda, işte bu münevverlerden iki tanesini ele alacağız. Memleketleri Maraş’ın ve hemşehrileri Maraşlıların coşkularına kayıtsız kalamayarak sevinçlerine ortak olan evlâtlarından -1924’lerde Anadolu Mecmuası’nda birlikte yazı yazan ve İstanbul’un kültür mahfillerinde zaman zaman bir araya gelen- iki münevverimiz, ülkemizin yüz aklarından, dünya çapındaki değerimiz, tarihçi hemşehrimiz Mükrimin Halil Yinanç ile, son dönem Türk edebiyatının en büyük isimlerinden, Sultanu’ş-Şuara hemşehrimiz Necip Fazıl Kısakürek’tir.
Devamı Derin Tarih Şubat Sayısında…