Girit Adası’nda İsmail isminde esnaftan bir babanın oğlu olarak dünyaya gelen Yusuf Ağa, babası tarafından Girit serhaddinde Yeniçeri Ağası olan Süleyman Ağa’nın yanına verilmiş ve onun vasıtasıyla talihi gülmüştü. Yusuf Ağa, manevî babası olan Süleyman Ağa Yeniçeri Ağası olana dek onun hasekiliğini yapmış, daha sonra da ona mühürdar olmuştu. Süleyman Ağa sadaret kaimmakamı olunca Yusuf Ağa’yı da hazinedar ve peşi sıra kethüda yapmıştı. Süleyman Ağa/ Paşa kaimmakamlıktan ayrıldıktan sonra onunla birlikte Kandiye’ye giden Yusuf Ağa onun işlerini takip kastıyla İstanbul’a avdet etmiş fakat Süleyman Paşa’nın yanına dönmeyerek kendi yolunu çizmeye karar vermişti. Sırasıyla İsmail kasabbaşısı, Gelibolu Baruthanesi Nazırı ve Matbah-ı Âmire Emini oldu. En nihayet I. Abdülhamid’in kızı Esma Sultan’ın kethüdalığına tayin edildi. Kethüdalık üzerinde kalmak üzere darphane eminliği uhdesine verilen Yusuf Ağa’nın hayat hikâyesi III. Selim’in tahta geçmesiyle değişecektir. III. Selim’in lalası ve aynı zamanda Valide Sultan olan Mihrişah Sultan’ın kethüdası Lala Mahmud Bey’in vefatı üzerine bu görev Yusuf Ağa’ya verilmiş ve Esma Sultan’ın boş kalan kethüdalığına da Yusuf Ağa’nın Kandiye’den gelirken yanında getirdiği kardeşi Ömer Ağa getirilmiştir.
Valide Sultan’ın 1805’teki vefatına kadar bu görevde kalan Yusuf Ağa servet sahibi olmuş, tıpkı diğer Nizam-ı Cedid ricali gibi III. Selim’in üzerinde gayet etkili bir sima haline gelmişti.
Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…