Yakın tarihimiz bize ne kadar yakın? Yoksa bize en uzak tarihimiz yakın tarihimiz mi? Neredeyse bütün bilinmeyen denklemler onun örsünde dövülmüş gibi mazinin her köşe başında birkaç kimliği meçhul heyula dikiliyor karşımıza. Korkuyor ve ürküyoruz. Dilimiz tutuluyor. Gayri ihtiyarî susuyoruz. Tarih de susuyor. Ağzından güç bela koparabildiğimiz birkaç cümle kalbimize olmasa da aklımıza şifa oluyor; şifa. Daha doğrusu zehir.
Kime göre şifa, kime göre zehir?
Yakın tarih bu sebeple hala bir mayın tarlası ve işin garibi bu tarla hala aynı sebeplerle münbitliğini koruyor.
Sultan II. Abdülhamid’in dönemi de verimliliğini koruyan nadasa bırakılmış bir tarla gibi daima gün yüzüne yeni mahsuller sürmekte. Bu kez de Suriye’ye düzenlenen sınır ötesi harekat vesilesiyle yeniden gündemimize girmiş oldu.
Acaba onun devrinde hangi sınır ötesi harekatlara girişilmiş, Afganistan’dan Habeşistan’a. Taşöz adasından İran’a ne tür operasyonlara kalkılmış, Akabe krizinde İngilizlere kök söktürülürken Trablusgarp’ta Senûsî tarikatına mensup olanlar İtalyanlara karşı nasıl örgütlenmişti? Almanya’yı yanına çekerek dünya silah ticareti dengesini nasıl değiştirmiş, Çad’da Fransızlara karşı hangi oyunlara imza atmıştı?
Derin Tarih bu sayısında Barış Pınarı Harekâtı üzerinden Sultan Abdülhamid devrine yeni bir pencere açıyor. Azmi Özcan, Süleyman Kızıltoprak ve Naci Yorulmaz hocalara bu sayıya kattıkları kıymetli bilgiler ve yorumlar için teşekkür ediyor; yeni sayılarda buluşmak üzere hayırla kalın diyoruz