İlgi alanlarımıza göre hepimizin derinlemesine bilgi sahibi olmayı arzuladığımız mevzular vardır. İşte öyle bir kitap elinizde tuttuğunuz. Bir yanınızda rengârenk kalemleriniz hazır, altı çizilecek satırlar için. Öbür tarafta da ileride aradığınızı rahatça bulasınız diye yapışkanlı not kâğıtlarınız var. Sonsuz bir şevkle okuyorsunuz, aniden gözünüzün rotası tabii seyrinden çıkarak sayfanın sonuna iniyor: “Bu konuyla ilgili ayrıntılı bir çalışma hazırlıyoruz.”
Bu dipnottan sonra okur olarak yapacak tek şeyiniz var: Sabırla yazarın sözünü tutmasını beklemek. Tabii bu sırada boş durmayıp gördüğünüz her yerde -yolda, durakta, derste, seminerde, hatta kullanıyorsa facebook ya da twitter’da bile- yazara sorarsınız: “Kitabınız ne zaman çıkacak?”
Ben de aynen böyle yaptım: Yaklaşık 10 yıl önce klasik şiire dair bir kitapta böyle “vadeli” bir dipnotla karşılaştıktan sonra bütün fırsatlardan istifade yazarına sordum. Zaman zaman ümitsizliğe düşmedim değil… Acaba bu eser de “pek yakında neşredilmek ümidinde” olunup da yazılamayan kitaplar kütüphanesinin demirbaş listesine mi kaydedilecekti?
Devamı Derin Tarih’in Şubat sayısında!