İstanbul’da yılın ilk karı, geceden usul usul yağmış, bütün Sultanahmet’i beyaza bürümüş. Sabahın bu çok erken saatinde meydanın ilk ziyaretçileri ben ve sevimli Japon turistler. Ayazdan buz tutmuş zeminde temkinli bir şekilde yürümeye çalışan turistlerin şaşkın bakışları arasında, yağan kara inat, adımlarımı sıklaştırdım. Yolun sonunda dünyanın en büyük bilim tarihçilerinden birinin elini öpmek, onunla kısa da olsa sohbet edip aklımdaki sorulara cevap bulmak mümkün olacaktı.
Zihnimde konu ve soruların sıralamasını yaptığım bir anda, tam Hürrem Sultan Hamamı’nın köşesinden dönerken, birden ayaklarım yerden kesildi, düşeyazdım. Neyse ki, birkaç adımdan sonra sağ salim görüşme yerindeyim. Evet, artık o büyük hoca ile karşı karşıyayız:
“Aslında Almanya’da çok yoğun bir çalışma programım var. Havalar da malum, pek soğuk. Bu yüzden Türkiye’ye gelmem mümkün değildi. Eşime sordum, bana ‘Fuat Bey, o çocuklar seni bekler, gitmelisin’ dedi. Ben de geldim!”
Devamı Derin Tarih’in Şubat sayısında!