Lozan Anlaşması 96 yaşında; tartışmasının hacimli bir tarihi oldu. 1922 sonlarında başlayan Lozan tartışmaları üzerine doktora tezleri yapılabilirse de daha Lozan’ın kendisi üzerine doğru dürüst çalışılmış değil. Hukukçular, soyologlar ve tarihçiler el ele verip bunu bir an önce yapmalı.
1923 yılında TBMM’de Şükrü Kaya’dan Yahya Kemal’e, Mustafa Necati’den Vasıf (Çınar) Bey’e mebuslar kürsüye çıkıp Lozan’ı kıyasıya eleştirmişlerdi. Ancak daha sonra ilkmektep çağından itibaren Lozan’ın bir zafer olduğu iddiasını milletin kafasına çakmak fersude bir gelenek olup tenkidi bir tabu imiş gibi yasaklanınca olabileceğin en kötüsü oldu ve Lozan unutulup gitti.
Halbuki Rauf Orbay’ın ölmeden önce söylediği gibi zafer… zafer… diye tutturulmasaydı, belki de halkımızda bir Lozan şuuru oluşabilecekti. Kayıplarımıza içimiz sızlayacak, bu toprakları niye kaybettiğimizi sorgulayacak ve şuurumuzun bir kaplan gibi kayıplar üzerine hamle yapmasına kimse mani olamayacaktı. İşte bu yılki Lozan sezonu açılınca bilgi sefaletinin ülkede nasıl kol gezdiğini hep beraber görmüş olduk.