Avrupa’nın 19. yüzyılda kapitalist ve sömürgeci zihniyetle azgın bir şekilde dünyanın dört bir tarafına saldırması, bütün yeraltı ve yerüstü zenginliklerini Batı’ya taşıyıp belli bir güce erişmesiyle Osmanlı’nın paylaşılması demek olan Şark Meselesi’nin ortaya çıkması paralel gelişmelerdir. Osmanlı Devleti üç kıtaya yayılan topraklarından geri çekilerek küçülmeye zorlanırken, terk ettiği topraklar Fransa, İngiltere ve Rusya tarafından işgal edildi.
93 Harbi (1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı) İslam coğrafyası için 19. yüzyıldaki en yıkıcı darbelerden biri oldu ve Osmanlı Devleti bunun akabinde Avrupa, Afrika ve Asya’da büyük topraklar kaybetti. 1882 yılında da İngiltere Urabi Ayaklanması’nı bahane ederek Mısır’ı
işgal etti. Mısır bundan sonra uzun süre hukuken Osmanlı toprağı olmakla birlikte fiilen İngiliz sömürgesi haline geldi. 1. Dünya Harbi’nin başlarında iki devletin karşı karşıya kalmasından sonra İngiltere Mısır’ı himayesi altına aldığını ilân ederek, Mısır hidivine sultan payesi verdi. Fakat bu sultanlık kâğıt üzerinde kalmaktan öteye geçmedi. İngilizler Mısır’daki işgalleri boyunca buradaki halk üzerinde ağır baskılar uyguladılar; çeşitli bahanelerle işkence yapmaktan çekinmediler. Bu zaman zarfında Mısır’da işgal karşıtı pek çok faaliyette bulunulduğunu biliyoruz.
Bunların başında gelen ve Mustafa Kâmil tarafından kurulan Hizbu’l-Vatanî İstanbul’daki padişah ile işbirliğine giderek halkı örgütlemeye çalıştı. 1908’de genç yaştaki vefatından sonra partinin başına Teşkilat-ı Mahsusa üyesi olacak olan Muhammed Ferid geçti.