Üstad kendisini ziyarete gelen gençlere şahsiyet kazandırmak ve şuurlu birer Müslüman olarak hayatlarını sürdürmeleri için bazen celâlî bazen ise cemâlî bir üslup ile nasihatlerde bulunurdu. Hemen hemen her gence tarih, edebiyat ve dinî alanda bilgi sahibi olması gerektiğini örneklerle açıklar, lisanın ehemmiyeti üzerinde titizlikle durur ve gençleri uyduruk kelimeler kullandıklarında ikâz ederek o kelimenin yerine kullanılması gereken kelimeyi zikrederdi. Bununla da kalmaz, neden bu kelimenin kullanılmasının daha doğru olduğunu gramer bilgileri ile de harmanlayıp açıklardı.
Lisan üzerine titizlendiği ölçüde giyim kuşam ve beslenme hususunda da gençleri ikâz eder ve bilgilendirirdi. Giysilerin ve beslenme alışkanlığının kişinin karakteri üstünde etkisi olduğunu sık sık hatırlatır, uzun uzun örnekler vererek durumun ciddiyetini anlatırdı. Kot pantolon giyen gençleri celâlli bir şekilde ikâz eder, Amerikan çobanlarının giydiği bu kıyafetten bir an önce kurtulmalarını ve kendilerine bir imparatorluk vârisine yakışır biçimde giyinmelerini tavsiye ederdi. Aynı şekilde, üzerinde İngilizce kelimeler yazılı tişörtle gelen gençlerle de bu minvalde konuşurdu.
Düzenli bir şekilde kendisini ziyarete gelen gençlerden bazılarına bir dahaki sefere bir ajanda edinmelerini tembih eder; bazılarına da o anda hemen kendi takdim ederdi. Bir sonraki ziyarette getirilen ajandaya kendi el yazısı ile Besmele-i şerif yazar, o günün tarihini kaydedip imzasını atardı. Tebessümle ajandasına bakan gence, “Yaz bakalım” diyerek bir hadis-i şerif yazdırır; ibârede geçen bazı kelimelerin mânâlarını izah ile birlikte hâdis-i şerif hakkında bazen kısa, bazen de tarih-edebiyat-din üçgeninde uzun bir sohbet vücuda getirirdi. Ajanda sahibi gencin bu süreci, Üstad’ın dilinden kırk hadis ve kelâm-ı kibârın meşhurlarının yazılması ile sona ererdi.