Babamdan dinlediğim ve Üstadımızdan teyit ettiğim şöyle bir hâdise cereyan etmiş: Üstadımız Almanya’da gurbet hayatı yaşarken bizi ziyarete gelmiş, bir yaşındaymışım. Beni kucağına alarak “İnşallah birlikte küfre karşı mücadele ederiz” diye dua etmiş. Bu ihlaslı duanın bereketi olsa gerek ki, bu hadiseden 14 yıl sonra kendisiyle yeniden bir araya geldim ve vefatına kadar ömrümün yarısını onun rahle-i tedrisinde, hizmetinde geçirdim.
1- Nasıl çalışırdı?
Üstadımız Pazar günleri hariç, 6 gün boyunca yaşına aldırış etmeyerek sabah 10:00, akşam 18:00 (bazen 20:00’lara kadar) yayınevimizde mesai harcardı. Vaktinin çoğunu eserlerini te’lif etmekle geçirir, arta kalan vakitlerde misafirler olursa onlarla hasbihal ederdi. Pazar günü yayınevine gelmese de dinlenmez, bu defa evindeki kütüphanesinde çalışır; hafta içi yazacağı meselelerle alakalı kitap, vesika, dergi gibi şeyler arardı. Günümüzdeki birçok gence taş çıkartacak derecede çalışkan ve enerjikti. Kendisine “Nereden buluyorsunuz bu kadar enerjiyi?” diye sual edenler olduğunda “Benim davam genç evlat” derdi.