13 Nisan 1995 tarihi, miladî tarih hesabı ile “31 Mart Hadisesi” olarak tarihe geçen meşhur hadisenin 86. yıldönümüdür. 31 Mart Hadisesi, neticeleri itibarıyla son derece mühim hadiselerdendir. Vukuundan bugüne kadar, batıcı-siyonist-mason üçlüsü tarafından daima Müslümanların aleyhine kullanılmış ancak bu hadise hakkında bugüne kadar tarafsız ve güvenilir araştırmalar yapılmamıştır. Toplumumuza daima batıcıların-siyonistlerin-masonların bakış açısından, yine onların görüşleri ve menfaatleri doğrultusunda anlatılmak ve tanıtılmak istenilmiştir. Bu İttihat ve Terakki döneminde böyle olduğu gibi 1923’ten sonra da böyle olmuştur. Türkiye’de 1923’ten sonra tarih ilmine görünüşte bir ehemmiyet veriliyormuş gibi görülür; Tarih Kurumu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi gibi müesseseler açılır, ilk mektepten üniversite son sınıfa kadar yakın tarihimiz mecburi ders olarak anlatılır. Ancak bütün bunlar resmî ideolojinin propaganda vasıtaları olmaktan öteye asla gidemez. Bu, bugün de böyle devam etmektedir. 1923’ten sonra memleketimizde ciddi bir tarih ilminden ve tedrisatından bahsetmek sanırım mümkün değildir. Ancak toplumumuz artık bu resmî ideolojinin propaganda vasıtalarına, bunların verdiği bilgilere asla itibar etmemekte, doğruları bilmek istemektedir, bunun da arayışı içinde bulunmaktadır. Mevcut resmî ideolojinin, ömrünün son on yılı içinde bulunduğunu söylemek, sanırım bir kehanet değildir.
Devamı Derin Tarih Nisan Sayısında…