Ortadoğu tarihçileri ve şarkiyat araştırmaları bölge tarihini ele alırken genellikle milliyetlerin doğuşuna odaklanıyor. Ancak siz 2017 yılında çıkan “Son Osmanlı Nesli ve Modern Ortadoğu’nun Kuruluşu” adlı kitabınızda farklı bir noktadan bakmayı tercih ediyorsunuz. Millî tarih merkezli tarih yazıcılığının göz ardı ettiği veya dikkatlerden kaçırdığı neydi sizce?
Millî tarih yazıcılığı, çöküşler ve yeniden dirilişlere atıf yaparak milliyetçi bir üslup benimsiyor. Ben çalışmamda tarihî devamlılığı göstermek istedim. Bence bazı milliyetçi tarihçilerin iddia ettikleri gibi 1914’te var olan müesseseler, tecrübeler, görüşler ve kültür 1918’de birden yok olmadı.
20. yüzyıl Ortadoğu tarihinin, Osmanlı modernleşmesini yürüten üst tabaka ve Avrupa emperyalizminden bağımsız anlaşılamayacağını düşünüyorsunuz. Avrupa emperyalizmi pek çok açıdan yazılıp çizildi fakat modern Ortadoğu tarih yazımında Osmanlı mirası göz ardı edildi. Neden?
Kolonyalizm (sömürgecilik) kimse için kahramanca ve beğenilen bir hikâye değildir. Böyle görüldüğü için Osmanlı tarihi hem Ortadoğu’da, hem Avrupa’da göz ardı edilmiştir. Bazı Türk tarihçilere göre Osmanlı mazisi çekicidir ve geçmişe sempatiyle bakılır, hatta dindarlara göre harikadır. Ancak Araplar için -her ne kadar son 10 seneyi aşkın süredir bu anlayış değişmeye başlamış olsa da- Osmanlı geçmişi işgal dönemi olarak görülmekteydi.
Devamı Derin Tarih Nisan Sayısında…