Bizans İmparatorluğu’nda başta Ekümenik olmak üzere önemli konsiller İstanbul’da toplanır, imparatorun gözetimi altında kararlar alınırdı. Bu kural sadece İskenderiye’nin eli sopalı Patriği Kurilos ve selefi Dioscorus tarafından çiğnenmiştir. Doğu Hristiyanlığını parçalayan, devletin 451 Kadıköy Konsili’nden sonra ülkede mezhep birliğini sağlamak için kitlesel katliamlar gerçekleştirdiği Anadolu, Filistin ve Mısır’da oluk gibi kan akıttığı, yüz binlerce insanın hayatına mâl olan gelişmeler, Hıristiyan âleminin liderliğini fiilî olarak ele geçirmeye çalışan İskenderiye Kilisesi’nin muhteris patriklerinin eseridir. İki Ekümenik Konsil (431, 449) neden başkentte toplanmadı da Efes seçildi? Hıristiyan kaynaklarının hiçbirinde bu konuda tatmin edici bir izah yok. Genel olarak Efes’in bir deniz kenti olduğu, bütün kiliselerin deniz yolunu kullanarak buraya daha rahat ulaşacakları göz önüne alınarak burasının seçildiği tahmin ediliyor. Ancak bu tahmin gerçeklerle uyuşmuyor; çünkü İskenderiyeli ruhbanlar dışında başka kiliseler deniz yolunu kullanmamışlardı. İstanbul ve Antakya Patrikhaneleri başta olmak üzere, bütün Suriye ve Anadolu piskoposları kara yoluyla gelip gitmişlerdi.
Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında…