Sofra, Arapça sufra’dan gelir. Sofra yerine geçen sini ve tepsi Çin kökenlidir. Tepsi (Kaşgarlı Mahmud’da tewsi), pişmiş et konan büyük ahşap kap, ağaçtan oyulmuş tekne ve sofra anlamlarıyla çeşitli dönemlerde ve diyalektlerde bulunan yeme adetleri bakımından açıklayıcı bir kelimedir. Moğolcadan Balkan dillerine kadar yaygındır. Sini ise kelime anlamıyla Çinli demektir. Farsça ve Arapçada bu dillerin fonetiğine uygun bulunduğu gibi, Türkçeden Bulgarca ve Sırpçaya da geçmiştir.
Sofra kültürü Osmanlı’nın bütün teşrifatıyla kurumlaştığı dönemde de devam etmiştir. Sultan II. Mahmud’un 72 kişilik, Sultan Abdülaziz’in 40 kişilik sinileri vardı. Osmanlı sarayının sandalye ve masaya tam olarak geçişi Dolmabahçe Sarayı ile başlayacaktır. Şehir halkının ise masaya geçişi daha yenidir, köy halkı bu süreci yaşamaya devam etmektedir. 1966’da İbrahim Yasa’nın yaptığı anket sonuçlarına göre Ankara gecekondularında yer sofrası kurulan hane oranı yüzde 67’dir (Kudret Emiroğlu, Gündelik Hayatımızın Tarihi, İş Bankası Kültür Yay., 2017).
Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…