Tüketim çılgınlığı… Yeni, “modern” bir çılgınlık türü bu. Tüketim toplumuna mahsus bir cinnet hâli. “Tüketim toplumu”, iktisadın yeni tanıdığı bir kavram. Tüketim toplumu 20. yüzyılda literatüre giren, 21. yüzyılda azan bir çılgınlıkla kendini belli ediyor. Desek ki, “tüketim kelimesi yokken, tüketim çılgınlığı da yoktu”; yanlış bir şey söylemiş olmayız. İktisat sözlüklerimizde uzun süre “istihsal” ve “istihlâk” vardı. İstihsal, bir şey hâsıl etme, ortaya çıkarma, meydana getirme. Buna “üretim” dedik. Üremek, yani çoğalmak zaten var. 1935’te Türkçeden Osmanlıcaya Terimler Kılavuzu’nda üretim “istihsal” karşılığı olarak yer aldı. İstihsal, üretmeyi ve yapmayı, imalatı kapsayan bir kelime. “Tüketim”in sahneye çıkması için biraz beklemek gerekiyordu. Kılavuz’da istihlâk (“helâk”le aynı kökten) karşılığı olarak “yoğaltım”a yer verilmişti. “Çoğaltım” yoktu, ama “yoğaltım” vardı.
“Tüketim” kelimesinin ilk defa kayda geçmesi 1942’de Felsefe ve Gramer Terimleri ile oldu. Bu teklif, 1945’te Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlüğü’nde yerini alarak kullanıma arz edildi! “Tüketmek eylemi. Üretim karşıtı, üretilen veya yapılan şeylerin kullanılıp harcanması, yoğaltım, istihlâk.” Tüketim kelimesi, her ne kadar TDK sözlüklerinde yer alsa da, 1970’lere kadar kullanılma alanı bulamadı. İktisatçılar ekseriya istihlâki, daha az da “yoğaltım”ı kullandılar. Mesela Kenan Asafkan’ın 1966’da yayınlanan Türkçe İzahlı Malî, Ticarî, Sınaî, Ziraî, Sigorta, Muhasebe Terimleri Lügati’nde “tüketim” yer almaz. İlk baskısı 1980’de yapılan Sururi Kocaimamoğlu’nun Bankacılık Ansiklopedisi’nde “tüketim” madde başı yapılmıştır, ama tarifin sonunda “istihlak anlamına gelir” denmesi bir tereddüt ifadesi olarak görülmelidir.
Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında…