Abbasî halifeliğinin zayıfladığı ve Haçlı saldırılarının ortalığı kan gölüne çevirdiği bir dönemde İslam yurdunun semasına güneş gibi doğdu Nureddin Mahmud b. Zengi. Musul’da kurulan Zengî Devleti’nin başına geçerek Haçlılara karşı Müslümanların kalkanı olmuş, adalet ve mücadele ruhuyla tezyin ettiği ülkesinde İslam sancağını bir an olsun eğmemişti. Ayrıca Kudüs’ü Haçlılardan geri alan Selahaddin Eyyûbî de bu şanlı komutanın elinin altında yetişecekti. Türklerin Kudüs’e en kıymetli hediyesinin onun emriyle hazırlanacağını kim bilebilirdi? 11 Şubat 1118 tarihinde Halep’te dünyaya gelen Nureddin Mahmud b. Zengî’nin küçük yaşlarda babası İmadeddin Zengî’nin giriştiği bazı askerî faaliyetlerde yer aldığı bilinir. İmadeddin Zengî Ca’ber Kalesi’ni kuşattığı sırada (14 Eylül 1146) öldürülünce oğlu Nureddin Mahmud bazı emirlerle Halep’e gelerek şehre hâkim oldu. İleride Eyyûbîler Devleti’nin kurucusu olacak Selâhaddin Eyyûbî’nin babası Necmeddîn Eyyûb ve amcası Şirkuh da Zengîler Devleti’nin hizmetindeydi. Necmeddin Eyyûb, Seyfeddin Gazi’nin yönetimindeki Dımaşk Atabegliği’ne bağlı Baalbek şehrinin idarecisiydi. Kardeşi Şîrkuh ise Nureddin Mahmud’un ileri gelen kumandanlarından biriydi.
Nureddin Mahmud’un büyük kardeşi Seyfeddin Gazi (1146-49) Zengîler Atabegliği’nin başkenti Musul ve buraya bağlı yerlere egemen olunca, babalarının vefatından sonra devlet ikiye bölünmüş oluyordu. İmadeddin Zengî’nin ölümünden büyük bir sevinç duyan Haçlılar toprakların iki kardeş arasında taksimiyle daha da keyiflendiler. İki kardeşin birbiriyle mücadeleye girişeceğine ve babalarının kazandığı toprakları kaybedeceklerine inanıyorlardı. Ancak Haçlılar karşısında Nureddin Mahmud ve Seyfeddin Gazi birbirine destek olacak, onların da hevesleri kursaklarında kalacaktı. Hele Nureddin Mahmud ile Türkiye Selçuklu Sultanı Mesud’un birlikte hareket etmesi ve buna Artukluların da katılması Haçlıları büsbütün zor duruma soktu. İmadeddin Zengî’nin ölümüyle Haçlı Kontu Joscelin Urfa’yı tekrar ele geçirme umuduna kapılmıştı. Ama karşısında babasından daha dişli bir rakip olduğundan haberdar değildi henüz. Nureddin Mahmud, Joscelin’in fetih planından haberdar olunca Urfa’daki Türk garnizonunu uyardı. Ne var ki kendilerine gösterilen insanca muameleye rağmen Ermeni halk şehrin kapılarını Joscelin’e açmakta tereddüt etmedi. Bu durumda Türk garnizonu iç kaleye çekilmek zorunda kaldı. Neyse ki Nureddin Mahmud beş gün sonra emrindeki kuvvetleriyle Urfa önüne geldi de Joscelin şehirden kaçmak zorunda kaldı. İhanetlerinin cezasını ödemekten korkan Ermeniler de peşine takılmışlardı. Türkler hem Haçlıları, hem de Ermenileri hüsrana uğratarak çifte zafer kazandılar. Böylece Urfa’nın Hıristiyan halkı kaderini kendisi tayin etmiş oluyordu.
Devamı Derin Tarih Ekim Sayısında…