Tarih ilminin motor gücü “merak”tır. Tarihin karanlık koridorlarında kaybolup giden, üstü örtülen birçok olayı aydınlatan bu duygudur. Bu duyguyu taşımayan kişi tarihçi olamaz. Aksi hâlde yaptığı sadece olayları yüzeysel olarak aktaran nakliyecilik olur.
Tarihî olaylarda kimi zaman çok ince detaylarla karşılaşırız. Bir milletin ve ülkenin tarihinde çok önemli bir kırılma noktası teşkil eden olaylar ve bunların baş aktörleri olan şahıslar hakkında karşımıza karanlık dehlizler, üretilmiş belgeler ya da çarpıtılmış hakikatler çıkabilir. Bir tarihçi için en zor durum budur. Böyle bir durumla karşılaşan tarihçi ya o konuya hiç yanaşmamakta ya da mevzuyu çarpıtılmış hakikatler veya üretilmiş belgelerle suya sabuna dokunmadan geçiştirmektedir. Pek az tarihçi de, iğneyle kuyu kazarcasına, üretilmiş belgelerin satır aralarında beynini patlatırcasına hakikatin izlerini sürmektedir.
Bizim tarihimizde bu konunun en iyi örneği, Gazi Paşa ve onun başat aktör olarak içinde yer aldığı olaylardır. Sıradan bir insanın hayat hikâyesi, aile efradı ve içinde yer aldığı olaylar çevresindeki herkes tarafından bilinirken; bu devletin kurucusunun ailesi, tahsil hayatı, özel hayatı hakkında karanlık noktaların olması ve tatmin edici bir biyografisinin bile kaleme alınmamış bulunması nasıl izah edilebilir? Bu “Ne lüzum var?” diye geçiştirilecek türden bir konu değil, çünkü Gazi Paşa sıradan bir insan değil. Koca bir imparatorluğun tasfiye sürecinde yer almış, Millî Mücadele’nin liderliğini yapmış, yeni devletin kurucusu olan, bu milletin tarihî ve kültürel genetiğini değiştirerek Batılı bir ulusa dönüştürmeyi hedefleyen birinin hayatının ve düşünce dünyasının en ince detayları merak edilmeyecek de kimin edilecektir?
Devamı Derin Tarih Mayıs Sayısında…