Başlıktaki soruya geçmişi, tarihî kopuşlar üzerinden okuyanlar hemencecik “hayır, değildir!” diyeceklerdir. Mesela Millî Mücadele ve Cumhuriyet tarihini bugüne kadar “kurgulandığı” şekliyle -biz buna resmî tarih de diyebiliriz-bilenler/okuyanlar bu gruptandır. Öyle ki, bu görüş sahipleri TC tarihini 19 Mayıs 1919’dan başlatırlar. Onlara göre TC ile Osmanlı Devleti arasında hiçbir benzerlik/devamlılık yoktur. TC her şeyiyle yepyeni bir devlettir, yani -deyim yerindeyse- “hüday-ı nabit bir devlet”tir. Hatta 19 Mayıs 1919’dan sonraki gelişmeler ihtilal olarak görülmektedir.
Acaba gerçek öyle midir? Belki de Cumhuriyet’in inşa ve ikame sürecinde eski karşısında “yeni”nin makbûl gösterilmesi resmî tarih söylemleri adına anlaşılabilir bir husus. Ancak 100. yılına az bir süre kalan bir rejimin kuruluşunu ısrarla hâlâ o yıllarda belli maksatlarla kurgulanmış tezlere dayandırması pek doğru görünmemektedir. Üstelik bu ısrar yayınlanmış bunca hatıra ve araştırmaya rağmen sürdürülmektedir. Her ne kadar bundan son yıllarda biraz vazgeçilmişse de kopuş temelli ana söylem korunmaktadır.
Devamı Derin Tarih Nisan Sayısında…