Babası Muhammed Hüdabende’nin gözleri görmez olunca emirler arasındaki çekişme had safhaya ulaştı. Bunda hanımı Begüm’ün emirlere karşı gelen siyasetinin etkisi inkâr edilemez. Hüdabende’nin ölümünün ardından çıkan siyasî kargaşadan Begüm’ün kellesini alarak galip çıkan emirler, küçük yaştaki Abbas’ı Safevî tahtına geçirdiler. Henüz 10 yaşındaki Abbas çocuk padişahların kaderine ortak oldu böylece.
Otoriteden yoksun topraklarda çocuk yaştaki şahı kabul etmeyen emirlerle şah ilan edenler arasında rekabet patlak verdi. Azerbaycan bu karışıklıklar yüzünden Osmanlı hâkimiyetine girdi. İç çatışmalar o kadar şiddetlendi ki, Özbekler Herat’ı kuşattı. İç karışıklığı ortadan kaldıran Meşhed Valisi Mürşid Kulu Han, Ekim 1587’de gücü ve iktidarı, 17 yaşında olan ve o güne kadar devlet işlerinden uzak tutulan Şah Abbas’a iade etti. Bu onun tahta gerçek anlamda çıkış tarihidir.
İlk günlerinde dış siyasetle ilgili ciddi meselelerle karşı karşıya kaldı. Kargaşanın olumsuzluklarını bertaraf edebilmek için Türkmen emirlerin hâkimiyetine son verdi. Orduda ıslahat yapmak istiyordu. Bunu niçin Osmanlı Kapıkulu Ocaklarını örnek aldı. Kızılbaş Türkmen emirlerin asker ve silah gücüyle tahtı baskı altında tutmaları onu reformlar konusunda cesaretlendirmişti. Çerkez, Gürcü ve Ermenilerden oluşturulan orduya ‘kul’, reislerine de ‘kullar ağası’ deniliyordu. Dahası Türkmenleri tehdit unsuru sayan Şah, onları disipline edebilmek için ‘tüfenkçi birliklerini’ oluşturdu. Sadece Kızılbaş Türkmenlerden değil, İran’ın yerel unsurlarından da yararlanmayı kafasına koymuştu. Gilan, Mazenderan, Sistan, Lar ve Luristan’daki mahalli emirliklere son vererek Safevi hâkimiyetini Hind sınırına kadar genişletti.
Devamı Derin Tarih Mart Sayısında…