ABD-Türkiye ilişkilerinin evrimi Soğuk Savaş sonrasında önemli akademik araştırma konularından biri haline gelmiştir. Bu alanda gerçekleştirilen çalışmalar konuya genellikle lineer bir gelişim çizgisi çerçevesinde yaklaşmaktadır.1 Diğer bir ifade ile söz konusu “ilişki” iki tarafın farklılaşan talepleri ve beklentileri çerçevesi ve “ABD-Osmanlı/Türkiye bağlamları”nda tahlil edilmektedir.
Bu yaklaşım şüphesiz tarihî süreç ve bağlamı anlama alanında önemli avantajları beraberinde getirmektedir. Buna karşılık, ABD-Türkiye ilişkilerinin düz bir gelişim çizgisi üzerinden tahlili, fazlasıyla sınırlı bir münasebetin ittifak ve stratejik ortaklığa dönüştüğü, bunun akabinde ise sorunlu bir bölgesel-küresel güç mücadelesine evrildiği bir süreci “anlamamız” konusunda yetersiz kalmaktadır.
Diğer bir ifade ile Tanzimat ya da II. Abdülhamid dönemi Osmanlı-Amerikan ilişkileri, 2. Dünya Savaşı sonrasında şekillenen ittifakı ya da günümüzün sorunlu ortaklığını anlama alanında önemli ipuçları sunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu ilişkinin farklı bir bağlamda ele alınması daha anlamlı kıyaslama ve analizler yapabilmemizi mümkün kılacaktır.
Bu bağlam ise “büyük devlet-bölgesel güç ilişkisi” olmalıdır. Dolayısıyla günümüz ABD-Türk ilişkileri ile yaşanan sorunları anlayabilmek için ABD-Osmanlı yerine 18. asır sonundan itibaren İngiliz-Osmanlı münasebetlerini değerlendirmek gerekir. Bunun yanı sıra ve 1914-18 dönemi Osmanlı-Almanya ilişkisi de küresel ve bölgesel güçler arasındaki ittifakın yönetiminin ikincisi açısından zorluğunu ortaya koyan önemli bir örnek olay sunmaktadır.
Devamı Derin Tarih Mart Sayısında…