Mekke Emiri Şerif Hüseyin’in 1916 yılında Osmanlı yönetimine karşı başkaldırısı tarih kitaplarında “Arap İsyanı” olarak ele alınır. Araplar arasında ise “Büyük Arap İsyanı” veya “Arap Uyanışı” olarak bilinir. Ayrıca Arapçada “isyan” ve “devrim” aynı kelimeyle (al-thawra) ifade edildiğinden söz konusu hadise “Arap Devrimi” olarak da telakki edilir. 1. Dünya Savaşı sırasında patlak veren bu isyan, Mekke emirliğini uhdesinde bulunduran Haşim ailesinin Osmanlı Devleti’ne karşı savaşan İtilaf devletleriyle işbirliği yapması açısından da önemlidir.
Öte yandan, önderliğini kendisine mal ettiği bu isyanı harp sonrası bir Arap ulusal hareketi olarak yücelten ve dünyaya bu şekilde tanıtan İngiliz subayı T. E. Lawrence (Arap Lavrens) dahi ayaklanmayı savaşın sadece “bir yan sahnesinin yan sahnesi” olarak tanımlamıştır. O halde, isyanın eriştiği ün ve Arap tarihindeki yeri, bunun 1. Dünya Savaşı’nın akışını değiştiren bir kilometre taşı olmasından çok, zaman içinde kazandığı ve geçmişi kapsayan kurgularla beslenip şekillendirilmiş olan siyasî veçhesiyle ilgilidir. Böylece Arap İsyanı, her millî ideoloji gibi bir inşa eseri olan Arap milliyetçiliğinin hem temeli, hem de simgesi olarak tasavvur edilegelmiştir.
Savaş ittifaklarının konjonktürü dışında bakıldığında 1916 isyanını Arabistan’ın çeşitli yörelerinde öteden beri baş gösteren sıradan bir ayaklanma olarak görmek mümkündür. 1910’lu yıllarda Yemen’den Necid’e, Asir’den Suriye’ye kadar olan topraklardaki topluluklar içinde bir dizi ayaklanma çıkmıştır. Bunlar genellikle patlak verdikleri bölgelerde nüfuz alanlarını pekiştirmek veya geliştirmek çabasında olan önderlerinin isimleriyle anılırdı: Havran İsyanı, İmam Yahya İsyanı (Yemen) gibi.
Devamı Derin Tarih Ocak Sayısında…