İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarih bölümü öğretim üyelerinden M. Cavit Baysun’u tanıdığımda Galatasaray Lisesi’nin orta kısmında, 8. sınıfta okuyan bir öğrenciydim. İstanbul’un eski eserlerine meraklı bir çocuktum. Bu merak öyle bir ölçüye ulaşmıştı ki, bir taraftan elime geçen bütün parayla İstanbul hakkındaki yayınları toplamaya çalışıyor, diğer taraftan da boş vakitlerimde tarihî karakterinden bazı parçaları koruyabilmiş olan İstanbul’u geziyor, dolaşıyor, eski eserleri görmeye çalışıyordum.