15-16 Temmuz merdut darbesi, Türkiye’de askerin sistem içindeki yeriyle ilgili düzenlemelere zemin hazırladı. Jandarma İçişleri Bakanlığı bünyesine alındı. Kuvvet komutanları -en azından bazı bakımlardan- Millî Savunma Bakanı’na bağlandı. Bu arada MSB yönetiminin sivilleştirilmesi için adımlar atıldı. Bu meyanda, bakanlık müsteşarından başlayarak üst kademelerin askerî rütbelerdeki karşılığı belirlendi. Böylece MSB müsteşarı ilk “sivil orgeneral” ilân edildi…
Burada pek açık olmayan bir husus var: Şimdi MSB müsteşarı unvanının başında “orgeneral” yazıyor mu, yazmıyor mu? Yani bu bir denklik ayarlaması mı, yoksa sivil bir rütbeliyle mi karşı karşıyayız? Bu konu henüz açıklık kazanmış gibi görünmüyor.
Tarihimiz, askerî rütbelerin sivil karşılıkları konusunda zengin malzemeye sahip. Cumhuriyet’le birlikte askerî rütbelerin karşılıkları sivil idareden kaldırıldı. Tek istisna: Kaymakam. Kaymakam, eski rütbe sıralamasında “yarbay”a tekabül ediyordu. Kaymakam yarbay olursa, onun üstündeki idarî makamda oturanın albay (miralay) olması gerektiği düşünülebilir. Osmanlı döneminde valiler “paşa” unvanına sahipti. Vilayetle kaza arasında yer alan liva/sancaklarda da bazı ahvalde, “liva paşa”lar görevde olurdu (mirliva). Mirliva bugün “tuğgeneral” rütbesine tekabül ediyor.
Paşa, Osmanlı Devleti’nin başlangıcından beri kullanılan bir kelime. İlk dönemlerdeki “paşa”lar, Osmanlı ailesine mensup büyük ağabeylerdi: Alaeddin Paşa, Süleyman Paşa gibi. Alaeddin Paşa Orhan Bey’in ağabeyidir, Süleyman Paşa ise I. Murad’ın. Bu durum, Oğuzların geleneğine göre, ilk erkek çocuk “baş ağa”, “başa”, “paşa” veya “beşe” olarak adlandırıldığı, paşa kelimesinin de esas olarak buradan geldiği rivayetini güçlendiriyor. Bu yüzden, Babilce “paha”dan yahut farsça “pay-şah”dan (şahın ayağı) türediği veya “baş ahî”nin “paşa”ya dönüştüğü iddialarını fazla ciddiye almıyoruz.