Soruyu biraz değiştirebiliriz; teşhissiz olarak Şişli Camisi’ni dışı ve içiyle veren fotoğrafları görseniz hangi zamana ve döneme, hangi özelliklere sahip bir mekâna ve yere nisbet edersiniz?
Ankara Kocatepe Camisi’nin hikâyesi 1944’te başlamıştı, Şişli Camisi’ninki ise birkaç ay sonra, 1945 yılının baharında yol almaya koyuldu. Belli ki ikisi ve -sayıları o yıllarda çok az olan- diğer cami teşebbüsleri arasında dikkatli gözlerden kaçmayacak kadar kuvvetli ilişkiler vardı. Hem siyasî ve kültürel olarak hem de Müslüman halkın hareketleri ve başlatıcı-kurucu unsurlar itibariyle… Aslında bir dönem bitmeye yüz tutuyor, farklı bir dönem başlıyordu. Yeni politikaların işaretleri başka alanlarda ve yerlerde de gözüküyor ama camiler ve dinî hayat, dinî kurumlar için farkedilenler mütedeyyin insanların daha dikkatle, hevesle ve hassasiyetle takip ettiği türden belirtiler oluverdi.
(Önemli olduğu için hatırlatmam lazım; o zamanlarda “mütedeyyin insan” tamlaması bugünkünden çok daha geniş bir çevreyi içine alıyordu. Sadece vatandaştan değil Halk Partisi’nden, üst bürokrasiden, eğitim-öğretim kadrosundan, hatta subaylardan da bu gruba girecek çok sayıda insan vardı o dönemde. Halk Partili hocalar, imamlar bile vardı. Bu tamlamanın bugünkü kullanıma doğru kayması/daralması 60 darbesinden sonra oldu. Ateizme doğru kayan sol hareketlerin canlanması, MSP-Erbakan çizgisinin hareketlenmesi, ortanın solu edebiyatı ve Ecevit’in CHP’nin başına geçmesi… takibi dikkat isteyen bu süreci hızlandırdı.)