Bu, darbelerin en acımasızı, en büyüğüdür. Neden mi? 27 Mayıs İhtilali sadece 4 general Cemal Gürsel, Cemal Madanoğlu, İrfan Baştuğ ve Burhanettin Uluç yapıldı. 38 kişilik Millî Birlik Komitesi’nde sadece 4 general vardı. Bugün 122 generalin tutuklandığından bahsediliyor. 12 Eylül 1980’e geldiğimizde Kenan Evren başta olmak üzere konsey üyeleri sadece 5 generalden oluşuyordu. Mısır’daki darbede bile 7 general vardı. Öncelikle bu noktanın altını çizmek istiyorum. 27 Mayıs 1960’da ortaokul öğrencisiydim. O zaman halk Menderes’e sahip çıkmadı deniliyor. Ancak iletişim imkânları çok zayıftı, nasıl sahip çıkacaklardı? 12 Eylül 1980’de ise devletin tek bir kanalı vardı; iletişim yine güçlü değildi. Bir tek TRT’yi ele geçirince darbeyi yapabiliyordunuz. Ancak bu son yaşadığımız darbe girişimi tam anlamıyla bir destandır. Tankların altına yatabilecek kaç halk var dünyada? Ben milletimle gurur duyuyorum. Fakat tehlike hâlâ devam ediyor. Bunlar 1980 ihtilalinden sonra Fethullah Gülen’in emriyle Sızıntı diye bir dergi çıkardılar. “Artık devletin kurumlarına sızacaksınız” mesajını böyle verdiler. 1984 yılında ilk defa orduya sızdılar. Türkiye’deki en zeki öğrencileri topluyor ve Harp Akademilerine sokuyorlardı. O yıllarda henüz soruları çalamıyorlardı. Albay Semih Terzi, Pensilvanya Canbazı adlı kitabım basılmadan kapak görselini gördüğünde bana, “Bugüne kadar sana ağabey diyordum. Sen nasıl kâinat imamına bunu dersin? Nasıl onu böyle aşağılarsın? Kâinat imamı hakkında böyle kitap yazamazsın! Bunun hesabı çok ağır olur” diye tepki gösterdi. O dönemde Kurmay Albaydı. Beni alenen tehdit etti.