Anam bana kırmızı başlıklı kızı hiç anlatmadı. Diğer meşhur masalları da… Hem zaten Erzurum’da masal yoktur hekat (hikâye) vardır. Uzun ve soğuk gecelerde -Rus işgalleri ve peşi sıra gelen Ermeni katliamlarında erleri şehit düşmüş- kadınların yalnız kalmamak için çocuklarıyla vakit geçirmelerinin en iyi yoludur hekat. Yani maksat çocuğu uyutmak değil yalnız kalmamaktır. Elbette yegane maksat yalnızlığa derman aramak da değildir. Şimdilerde moda olan tabirle değerler eğitimidir de…
Hekatlarda kahramanlar kadını, erkeği ve balasıyla (çocuk) dadaşlardır. Mekan ise son 150 sene üç Rus işgali ve onlarca Ermeni katliamı görmüş Erzurum’dur… Hekat kahramanlarının pek azı hayalîdir. Çoğu işgal yıllarında, harplerde, kıtlık zamanlarında şecaat ve cömertlikle nam salan yiğit vatan evlatları ya da yine aynı zamanlarda cebânet ve namertlikleriyle öne çıkan vatanın hayırsız evlatlarından mürekkeb hakikî kimselerdir. Bir kısmı mübalağalı da olsa anlatılanlar aslında bu kimselerin ya da onları tanıyanların hatıralarıdır. Kendimden misal verecek olursam; anamın Sarıkamış’ta şehit olan amcasının mektuplarını, yine anamın Ermeniler tarafından başı kesilen dedesinin ecel-i mübremine giderken söylediği son sözleri ve savaştan yaralı dönen dedemin şehit olan arkadaşlarına dair elim hatıralarını sayabilirim. Bir de erkekler savaştayken Ermeni çetecilere karşı mücadele veren iffetli kadınların hatıralarını… Bu çetecilerin bir kısmı tanıdıktır üstelik. Mesela anneannemin bir komşusunun ırzına göz diken Ermeni çeteci onlarla aynı mahallenin sakinidir. Kadıncağızın kocasının harbe gidişini fırsat bilip ona musallat olan çeteciyi mahallenin müslüman kadınlarının nasıl tepelediğini anneannem pek keyifle anlatırmış. Yürekleri soğurmuş. Anam da bize yine keyifle naklederdi arsız çetecinin layıkı veçhile cehenneme postalanmasını. Yüreğimiz soğurdu. Erzurum’un sayısız mücahidelerinden biri de Nene Hatun’dur. Anaların hekatlarında evlatlarına en çok anlattığı hakikî kahramanlardan biri. Yürekleri soğuttuğu için…
Nene Erzurum’un Hasankale ilçesinin Çeperli köyünde doğdu. Doğum tarihi -bir röportajında söylediği “270 senesinde kuzular doğarken ben de doğmuşum” ifadesinden hareketle- 1854 olarak kabul edilir. Kabul edilir diyoruz zira resmî kayıtlarda net bir bilgi mevcut değil. Çocukluğu kardeşi Hasan’la beraber köyünde, annesi Zeliha ve babası Hüseyin’in dizi dibinde, emniyet ve saadet içinde geçti. 17 yaşındayken köylüsü Mehmet Efendi ile evlendi. Rus ordusunun Kars üzerinden Erzurum’a doğru ilerlediği duyulunca Nene’ninki de dahil Çeperli’de yaşayan pek çok aile Erzurum’a göç etti. Taşmescit Mahallesi’ne yerleşen Nene, vatan uğruna, tarihin en güzel kahramanlık destanlarından Aziziye Müdafaası’nın sembol isimlerinden biri olacağından bihaberdi.
Aynı günlerde Ahmed Muhtar Paşa’nın kumanda ettiği Kafkasya Cephesi’nde Ruslara karşı amansız bir mücadele veriliyordu. Kaybedilen topraklar bir bir geri alınıyor, Gedikler muharebesinde olduğu gibi Yahniler’de de Ruslar püskürtülüyor ve düşman ağır kayıplar veriyordu. Ahmed Muhtar Paşa “Gazi” ünvanıyla taltif ediliyor ve hem askerin hem de halkın morali dersaadetin de iltifatlarıyla hak ettiği şekilde yüksek tutuluyordu. Ne var ki 15 Ekim 1877’deki Alacadağ mağlubiyeti hem Kafkasya Cephesi için hem de harbin geneli için bir kırılma noktası olacaktı. Düşmanın destek kuvvetleriyle birlikte sertleşen taarruzu karşısında ordumuz ricat etmek zorunda kalmıştı. Bu ricat arkasına bakmadan kaçmak şeklinde bir ricat değildi elbette. İmkan bulunan her fırsatta yeni bir hat oluşturuluyor, etrafta yaşayan sivillerin de desteğiyle Ruslar’ın ilerleyişi yavaşlatılıyordu. Ne acıdır ki 4 Kasım 1877’de Deveboynu’nda cereyan eden çarpışmada aralarında ihlas ile cihad eden çok sayıda sivil dadaşın da yer aldığı pek çok mücahid şehit oldu. Bu defa Erzurum’a kadar geri çekilmek topyekûn yok olmamak için kaçınılmaz olmuştu. Ancak Erzurum’da bulunan istihkâmların durumu da pek iç açıcı değildi. Aziziye tabyalarının durumu da diğer bütün tabyalarla aşağı yukarı aynıydı. Tam o sırada Rusların Kafkasya Cephesi Kumandanı Mihail Loris-Melikov, Gazi Ahmed Muhtar Paşa’ya teslim olması istikametinde bir mektup göndermişti. Haberler Erzurum’a ulaşmıştı. Özellikle Ermeniler türlü tezviratla halkın maneviyatını sarsmak ve muhtemel bir direnişi zayıflatmak gayesindeydi. Ancak hiçbir kara haber “dağlara baş eğmemiş” dadaşların çelik iradelerini sarsamadı. Birkaç hane dışında şehri terkeden de olmadı.
Devamı Derin Tarih Nisan Sayısında…